Reklam

Yıldız Teyze

Yıldız Teyze
14 Temmuz 2021 - 12:35
Meral Saylar
Yıldız Teyze annemden çok farklıydı. Omuzlarına dökülen röfleli saçları, gülen mavi gözleri vardı. Hafif makyajı, özenle boyanmış dudakları neşeli bakışlarına, güzel çehresine renk katardı. Toplantılar onun evinde olunca annem beni de alırdı yanına. Mutfakta özenle hazırlanmış, üstleri peçeteyle kapatılmış servise hazır pek çok tabak olurdu. Benim gözüm hep büyülü kokusuyla tüm evi saran, pudra şekerine bulanmış elmalı kurabiyelerdeydi. Evlerinin enerjisi de çok farklı gelirdi bana. Ahşap, modern mobilyalarını dikkatlice incelerdim. Hardal sarısı kanepe, desenli perdeler içimi sımsıcak yapardı. Bazen Şıvga’nın odasına giderdim. Bana oyuncak arabalarını gösterirdi. Parlak kırmızı jaguar benim favorimdi. O kış sağ başparmağımın üzerinde nohut büyüklüğünde bir siğil çıktı. Bir türlü geçmiyor, yazı yazarken beni çok rahatsız ediyordu. Çare olarak komşudan tuz çalmama karar verildi. Yıldız teyzelerden tuz aşıracak, terastaki toprağa serpecek ve ‘Allahım, bu tuzlar eriyince benim siğilim de yok olsun’ diyerek dua edecektim. O gün öğleden sonra annem Yıldız Teyze’yle salonda otururken usulca mutfağa gidip avucumu tuzla doldurdum. Hemen terasa çıktım. Bitkilerin dibine serptiğim tuzlara bakarak duamı okudum. Aradan bir ay geçmeden siğilim, o nohut tanesi, düşüverdi yerinden. Bıraktığı minik çukur da kısa sürede düzleşti. Hiç iz kalmadı. Toprağa karışan tuz da, siğilim de yok olup gittiler. Burnumda elmalı kurabiye kokusu, gözümün önünde Yıldız Teyze… Gülümsüyor.