Yazı serüvenim
Yazarken bir insanın ne kadar savunmasız, ne kadar korkak ve zayıf olabildiğini bilenlerdenim. Korkak, cesur, cahil ve hakim. Buradaki hakim kelimenin gerçek anlamında, yani bilge.
30 Mayıs 2022 - 10:03
Yazmayı çok seviyorum. Eğer vücut geliştirmeyi bu kadar şevkle, tutkuyla ve canım çıkarak yapsaydım Arnold Şvartzlı bişey olurdum. Bir yandan da yazmaktan nefret ediyorum. Başka
en ufak bir mesleğe kafam çalışsaydı onu yapardım. Denemedim de değil. Denedim. Beceremiyorum. Bildiğim tek iş bu. Sadece iş olarak kalsa bir nebze rahatlayacağım. Benim dünyayla ilişki kurma biçimim yazmak. Bundan sabah kalkar kalkmaz yazmaya başladığım anlamı çıkıyorsa çıkmasın. İşedim dişlerimi fırçaladım, kahve içtim, sigara içtim, kahvaltı yaptım. Tekrar eden hayatı yazmadım hiç. Günlük tutmaya çalıştım bir ara, beceremedim. 20’li yaşlarımda bir yıl kadar mektup yazdım, e-mail mektuplar. Sayfalarca. Sevgili arkadaşım Tunç Angılı’yla çok güzel yazışmalarımız vardır o dönemden kalma mesela. Ama o da çok uzun soluklu olamadı. Kriz patladı, ben bilgisayarın başından kalkıp o gün yiyeceğim yemeğin, içeceğim sigaranın peşine düştüm.
Sabah kalkar kalkmaz yazmaya başladığım olmadı mı? Çok oldu. Eskiden çok daha fazla oluyordu, azaltmak için elimden geleni yaptım. Ama gene de hala bazı sabahlar, zorunluluktan, gözümün çapağını silmeden yazmaya başladığım oluyor. Yazma işine hiçbir zaman çok büyük değerler atfetmedim. Evet robdöşambrım var. Onu sadece üşürken giyerim.
Kedim yok. Şöminem de. Yazarken bir insanın ne kadar savunmasız, ne kadar korkak ve zayıf olabildiğini bilenlerdenim. Korkak, cesur, cahil ve hakim. Buradaki hakim kelimenin gerçek anlamında, yani bilge. Yazdığım şeylerin kalmayacağını düşünürdüm eskiden, kitap yazmadığım için, sonra gördüm ki kitaplar da kalmıyor aslında. Bir kitap satın alındığı andan itibaren ölüdür. Okunup bitmiş, yarım kalmış ya da sayfası bile açılmamış bir kitap fark etmez. Gençliğinde orta yaşta ve yaşlılığında aynı kitabı okurmuşsun da o kitap aynı olmazmış çünkü sen aynı olmazmışsın. Kaç tane kitap var böyle okuduğunuz. Benim bir tane. Kızıla Boyalı Saçlar. O zaman aslında kütüphanemde bir tek Kızıla Boyalı Saçlar olmalı. Halbuki 15 yaşından beri o evden bu eve sürüklediğim kolilerce kitabım var. Olsun kızıma bırakırım ne güzel.
Ama tahmin ediyorum ki kızım o kitapların hiçbiriyle ilgilenmeyecek. O benim gibi 20. Yüzyıl’da doğmadı çünkü. Kitabın, ansiklopedinin sadece varlığının getirdiği bir güven duygusu vardır bizde. Bilgiye yakınım. Bilgi elimin altında. Ne zaman bir şeyi merak etsem… Gugıl’a soruyorum. Vikipedi’ye soruyorum. Ansiklopediler çok güzel kapı stoperi
oluyor artık. Kapının önüne konan haltın adını hatırlayamadığım için hemen gugıla sordum. O dedi kapı stoperi diye. Denklem bu kadar basit aslında. Fenerbahçe üç stoper oynadığında mı yoksa dörtlü savunma oynadığında mı daha efektif olabiliyor? Soru bu. Yaz gelse de ceviz ağaçlarının gölgesinde biraz uyusam.