Reklam

Atlıkarınca

Atlıkarınca
17 Şubat 2022 - 12:03

Seher Öztürk
Yine hangi cehennemde kim bilir. Saat kaç oldu hala gelmedi. Evde bekleyen varmış hiiiç umurunda değil adamın. Bu saatte vardiyaya çağırsalar koşa koşa gider eminim. Uykusuzluktan beynim yarılacak, gözlerim çatlayacak. Kimse yokken uyuyamadığımı bildiği halde inadıma yapıyor. Ah anne ya gelsen de bir hafta kalsan yanımda azıcık ses olsa evde. Çocukla ilgilensen, yemek yapsan, eskisi gibi küçük kızın olsam ne var sanki. Hah geldi mi ne?
“Hoşbulduk (!)”. Hangi cehennemdeymişim. Ne cehennemi be cennetteydim ben cennette. Nah işte o evin giriş kapısı var ya, işte oradan girdiğim anda düşüyorum cehennemin ta içine. Azıcık cennete çevirsen şu evi, bir güler yüz bir sıcak karşılama olsa. Çok şey mi istiyorum sanki? Bir yemek kokusu olsa, ev ev gibi koksa. Bırak mis gibi yemek kokusunu, soğan kokusuna razıyım ben. Bi de soruyor niye dışarıda yiyorsun hep diye? E aç mı kalayım. Keşke işyerinde hep mesaiye yazsalar beni, yazın diyorum ama küçük bebeğin var sen iyisi mi eve git diyor ustabaşı. İyisi orada kalmam yahu anlasanız beni biraz da. Beni bu hayatta kimse anlamadı.
Mutfağa giriyor yine körolası. Bilmiyor muyum sanki yine dışarıda yemiş zıkkım yiyesice, içmiş de ziftin pekini içesice. Leş gibi sarımsakla rakı kokuyor. Yok yemek falan, kırmam sana bir yumurta bile artık. Yaptım da ne oldu? Yaranabildim mi sanki? Sarma bile sardım ben senin için, insan hatır için bir tane atar be ağzına. Neymiş, kıyma kokuyormuş. Yok patlıcan kızartılınca yağını çok çekmiş, yok çorbanın içinde bu kadar domates mi olurmuş? Pilavıma bile laf ettin be pilav pilav. Yemedin tamam anladık ama gelen her misafire, anana babana da anlatıp güldürdün el alemi benim yüzüme. Komşulara yemek götürüyorum burun kıvırıyorlar. Geçen birinin kapısının önündeki çöp poşetinde benim ona verdiğim biber dolmaları tane tane belli oluyordu. Yok sana yemek memek. Git ananda ye.
Nerden bildim? Yiyecek bir dilim ekmekten başka bişey yok dolapta. Hoş, olsa da neye yarıyor ki? Sanki yemek yapabiliyor da. İnsan pilavı bile güzel yapamaz mı? Sanki pirinç püresi gibi oluyor öyle lapa lapa. Halbuki bana güzel yemekler yapacaktı, kekler börekler pişirecekti. En sevdiğim köstebek pastayı bile yapacağını söylemişti de gözlerim parlamıştı o an. Tam da pastanede kurumaya yüz tutmuş ekmek kadayıfını yerken ne güzel bakıyordu gözlerimin içine. Seninim diyordu bir gözü, benimsin diyordu ötekisi. İnsanın şair olası gelirdi ellerini tutarken. Hele saçları, ellerimle dokunduğum an tüm çiçekleri kıskandıran bir koku yayılırdı. Şimdiyse sanki yağ fabrikasından çıkmış gibi. Iyyyy…
Mutfakta balkon kapısının önündeki karıncaları görse bari. Baş edemedim bir türlü, sürekli yenileri bitiyor. Ben temizliyorum onlar geliyor, tam bitti diyorum yine geliyorlar. Yıldım vallahi billahi. Şimdi bir hal çaresine bak desem sırf bana inat ellemez bile. Yarın anneme sorayım bu karıncalar nasıl gider. Atlıkarıncaya binelim mi anne? Binelim kızım. Sen de yanımda dursana anne korkarım ben. Tabi ki ben yanında dururum korkma sen. Anne peki atlıkarıncaya binince karınca basarsa orayı, nasıl kaçarız? İlahi kızım Allah iyiliğini versin. Versin anne, Allah iyiliğimi versin artık. Kafamda saç kalmadı her gece bir tutam yolmaya yemin etmiş gibi. Niye hiç konuşmuyorsun? Çaaat. Niye bağırıyorsun konu komşu duysun diye mi? Çaaat. Çaaaatladım artık anne. Gel kurtar beni.
Niye dövüyormuşum? Dövmüyorum ki ben kavga ediyorum. Babam anneme daha beterini yapardı yatsın kalksın şükretsin ben babam gibi değilim. Hiç olmazsa sadece elimi kullanıyorum. Bey nolur yapma, kemerle vurma bari. Sanane ulan? Babaa lütfen vurma anneme. Bak ben kemer kullanmıyorum. Hatta birinde ekmeği kesmeden masaya koydu diye annemin parmaklarına bıçakla çizgi atmıştı. Bir, iki, üç, dört, beş. Neyse ki altı demedi. Beşte bitirdi. Ben diyor muyum hiç? Sadece el. Bak yine dökmüş bulgurları mutfak kapısının önüne. Deli midir nedir? Karınca bassın istiyor galiba evi. Amaaan banane ya basarsa bassın. Bana basan basmış zaten.
Nereye gitti o? Banyoya girmiş deyyus. Bakim bi karıncaları temizlemiş mi? Yok temizlememiş. Temizlese şaşarım zaten, sanki eline yapışacak. Hayır temizlemesi sorun değil de kökten bir çözüm bulsa ya. Anneme sorayım yarın bu karıncalardan nasıl kurtulurum. Anne ayağımı yere basınca ağrıyor. Nasıl ağrıyor, neresi ağrıyor? Demin oturuyordum ayağa kalkınca basamadım yere. Haaa karıncalanmış kızım ayağın. Karıncalanmış mı? Nasıl yani ayağımın içinde karınca mı var? Kaç tane? İlahi kızım Allah iyiliğini versin. Versin anne, Allah iyiliğimi versin artık. Dayanamıyorum ağzımdaki kan kokusuna. İnci gibiydi dişlerim, geçen biri elimde kaldı. Korkuyorum anne. Çok korkuyorum.
Banyo bile kir içinde, yerlere bak oluk oluk saçlar. Ne kadar çok dökülüyor öyle. Bir de bana diyor sen çekiyorsun saçlarımı diye. Peki bu yerlerdekileri de mi ben çekiyorum? Gözümden uyku akıyor gidip yatayım da görmeyeyim yüzünü. Pijamalarımı yine nereye soktun kadın? Bir kere de değiştirme yerini. Bak ya dolabın içine tıkmış. Of bu da pis kokuyor ama neyse idare edeyim artık bu gece. Bir an önce sabah olsa da gitsem şu cehennemden. Bak oğlanı da öpmedim gelince, neyse şimdi yatak ısındı çıkmayayım sabah öperim.
Yat zıbar şimdi. Rüyanda da hurileri mi görürsün artık. Ne renk üzüm verirler sana orasını bilemem ama o üzümlerin çekirdekleri boğazına dizilsin. Rüyamda bile duana gelmem senin. Anne o kapının üzerindeki kâğıtta ne yazıyor? Dua kızım. Ne duası? Karınca duası. Anne evi karınca bassın diye dua mı astın oraya? İlahi kızım Allah iyiliğini versin. Versin anne, Allah iyiliğimi versin artık. Biliyor musun mor renginden nefret ediyorum şimdi. Yüzümde, vücudumda nereye baksam mor çünkü. Oysa ne çok severdim di mi? Nişan elbisem bile mor olsun istemiştim. Olmaz olaymış.
Kimle konuşuyor bu şimdi? Lan yoksa eve birini mi aldı? Bak sen, beni uyuttun arkamdan iş çeviriyorsun ha. Yok öyle dur gösteririm ben size. Bak bak mutfak kapısının önünde durmuş konuşuyor, sevgilinle mi konuşuyorsun sen bu saatte gizli gizli. Ben biliyordum o bulgurları boşa dökmüyorsun sen. Var bunda bir iş.
Ah karıncalar, annemin yanına da bir yol gitseniz anlatsanız ona, gelip kurtarsa beni. Toprağın altından yol açmakta ustasınızdır siz ben biliyorum. Sırayla kazdınız mı toprağı, altında annem yatar. Deyin ona kızın zorda, kurtar onu diye. Hadi gidin yalvarırım. Ahhh o da neydi? Anne ayağım karıncalanıyor. Sırtım da karıncalandı şimdi. Ne ara geldi bu? Elindeki bıçak mı? Karnımda da aynı karıncalanma oldu. Yerler hep karınca doluyor anne üzerimden akıyorlar. Kırmızı renkte karınca gördün mü sen? İlahi kızım Allah iyiliğini versin. Versin anne, Allah iyiliğimi versin artık.