Reklam

​​​​​​​Düzen ve alternatifler arasında

​​​​​​​Düzen ve alternatifler arasında
07 Şubat 2022 - 10:10
Seçil Yücel
Bu hayatta hepimiz bir yerlere yetişmeye çalışırız. Kimimiz telaşlıdır koşar; zamanı üstün gayreti ile alt etmek ister. Kimimiz bunu başaramayacağını bilir ama bir yandan bunun çabasındadır; oluruna bırakmayı ve adımlamayı tercih eder. Bizim kahramanımızsa zaman ve mekanın bir araya getirdiği alternatiflerin spontane kurgusallığından yana idi. Gönüllü bir macera isteği de denebilir. O sabah işe yine vaktinde yetişme çabası içindeydi. Birkaç lokma kahvaltılık, sıkı bir kravat, jilet gibi ütülü bir gömlek… Ayakkabılar tozsuz olmalıydı. Buraya kadar titiz, düzenli ve bir yandan da acele etmekten hoşlanmadığı anlaşılmıştır ancak bilinmesi gereken bir özelliği de düzen sıkıcılığının şikâyetini içten içe hissettiği ve onu bilincinde farklı davranış ve düşünüş biçimleri ile bir şekilde ortaya koyuyor olduğu idi. Her şey olacağına varıyordu sonuçta bir şekilde. Saatine baktı. Ofisine vaktinde varabilmek için binebileceği son otobüs de telaşla vardiyasını tamamlama derdindeki saniye kolları gibi önünden süzülüp gitmekteydi. Saniyeler, otobüsler ve bir yerlere yetişmeye çalışanlar bu düzensizlikte kendi rutinini arıyor ve sonunda hepsi bir şekilde on iki noktasından tekrar on iki noktasına ulaşıyordu. Tam turunu tamamlayan herkes yoldan çekilmeliydi. Adımlayan, hele hele koşarak devrini tamamlamak isteyenlerin yolu kesilmemeliydi. Otobüs yavaş yavaş gözden kaybolurken durdurabilmek adına önce bir ıslık patlattı. Bu ıslığı ancak kendisi duyabilirdi. İçi hıncahınç dolu ve havasız bu otobüs, simsiyah zehrini ortalığa salarak olanca gürültüsüyle ilerlemekteydi. Bir ikinci ıslığı daha güçlü ve uzun soluklu yapmasını gerektiğini anladı. Sonuç değişmemekle birlikte bütün sokak ahalisi otobüse yetişme derdinde olan bu adamı sonunda fark etmişti. Meraklı bakışlar üzerine sabitlendi. Acaba otobüse yetişebilecek miydi? İşaret fişeği fırlatılmıştı bir kere. Dar sokakların içinden motorunu patlatarak gelmişti bir mobilet.
-“Atla!” Kararlı ve kendinden emin bir sesti bu.
Kahramanımız bu pelerinsiz kurtarıcının asla geri çeviremeyeceği isteğini pek tabii ki kabul etti. Pantolonu biraz kırışacak, ayakkabıları tozlanacak ve ilk kez tedirginlik duyduğu bir araca binecekti ama buna değerdi. Mobiletin arkasına kibarca oturdu ayaklarını sol yana sarkıttı, mesafesini korumaya çalışarak kurtarıcısının beline tutundu. Olan biteni etraftakiler meraklı gözlerle izliyor, belki de birçoğu olmadık bir anda çıkıp gelebilecek kurtarıcılarının hangi zaman diliminde karşılarına çıkacağının hayalini kuruyordu. Karşılıksız bir iyiliğin sebepsizce var olma ihtimalinin tezahürü, kurum ve toz kaplı bu sokağı göz alıcı bir elmas misali parlatmıştı.
-“Şu otobüs mü?”
-“Evet!”
-“Merak etme, önümüzdeki durakta duracak. Ben de seni hemen sağda bırakacağım ve koşacaksın.”
Dediğini de yapmıştı. Kahramanımız olasılıklar güzellemesi, doğru zamanlama ve doğru kişi ile karşılaşmasına karşı duyduğu büyük bir minnetle sonunda peşine düştüğü otobüse yetişmişti. Boğucu ve tıklım tıklım dolu otobüsün arka camına ulaşmış olmayı ve bir kez daha mobiletlisine son bir selamla veda etmeyi çok istemişti. İş yerine tahmin ettiğinden de erken varmıştı. Büyük bir nizama sahip ofis malzemeleri ile dizili masasına derin bir nefes alıp baktı ve çayını aldı. Ofis arkadaşları oraya vardıklarında dinleyecekleri ilk hikâye çoktan hazırdı. Akışın bozuluyor olması hep heyecan verici olmuştu. Bu sebeple kurguyu zamanın başıboşluğuna ve olasılıklar zincirine bırakmanın kaçınılmazlığı zaman zaman herkese iyi geliyordu. Her gün koparılan takvim yaprakları, mevsim takipleri, telefon rehberlerindeki alfabetik sıra dizimi, planlanmış akşam yemekleri, adına türlü film senaryolarının yazıldığı hayatın özeti miydi? Yoksa tam da gecikmelerle, risklerle, farklı yüzler ve deneyimlerle zamansızlığını ve plansızlığını keşfettiğimiz bir serüven mi? Mobiletli ertesi sabah aynı saat ve dakikada aynı sokaktan geçmemişti. Kahramanımız onu bir daha hiç görmedi. Bir süre her sabah o günü hatırlayıp gülümsedi kendi kendine. O gün, diğer bütün tıklım tıkış otobüs yolculuklarında, sıkıcı bulduğu her anda hatırında tatlı bir tebessüm olarak kaldı. İkisi de kendi hikâyelerini yaşamaya devam ettiler ama en çok da kahramanımız, bütün ihtimal ve değişikliklerin göz alıcılığının farkında olarak.