Reklam

Zeynep Öztekin Yıldırım yazdı... Katil kol

Zeynep Öztekin Yıldırım yazdı... Katil kol
21 Mart 2022 - 12:06
Zeynep Öztekin Yıldırım
“Yaklaşık dokuz yıldır tedavi görüyormuşsun doğru mu?”
“O kadar olmuş mu vay be?”
“Hiç ilaçlarını almayı aksattığın oluyor mu?”
“Hayır ama bazen beraber yaşadığım arkadaşlarım kulağıma fısıldar ve ilaçları bugün alma derler o zaman almam.”
“Hangi arkadaşların? Evde sadece annen ve baban var sanıyorduk.”
“Onlardan başka hep pembe kürk giymeyi seven Sevilay ile kürk giyenleri öldürmek isteyen Hasan var. İkisi de yakın arkadaşım olur, onlarla her gün dertleşmezsem olmaz.”
“Peki, şimdilik bu kadar, dışarıda bekleyebilirsin.”
Genç kızın ifadesi alınmış, cinayette bir arpa boyu yol kat edilmemişti. Buse her seferinde başka hikâye anlatıyor, evde anneden başka görgü tanığı, kamera da olmadığından işin içinden çıkılmıyordu. İçeri Buse’nin annesi Gönül hanım girer. Sol kolu omuzundan itibaren sarılıdır. Yüzünde garip bir tik vardır, birkaç saniyede bir gözlerini açıp kapatır. Uzun kumral saçları, dimdik duruşuyla aslında gayet hoş bir kadındır. Komiser Bahri “Ailecek çatlaklar,” diye düşünür.
“Buyurun Gönül hanım,öncelikle başınız sağolsun.”
“Sağolun memur bey.”
“Geçmiş olsun, kolunuz incinmiş, düştünüz herhalde.”
“Yok, bazen romatizma ağrısından kolumu sarmam gerekiyor. Önemli bir şey değil.” Birden hıçkırıklara boğuldu. Tekrar konuşmaya başlayabilmesi için Komiser Bahri bir bardak su ve mendil uzattı.
“Peki, olayı bir de siz anlatır mısınız? Eşinizi siz bulmuşsunuz sanırım.”
“Evet, evet. Sabah her zamanki gibi saat yedide kalktım. Çayı demledim. Çiçekleri sulamak için salona geçtim. Eşim kanepede hareket etmeden yatıyordu. ‘Necmi,’ diye seslendim. Cevap vermedi. Yaklaşıp nefesini dinledim. Soluk alıp vermiyordu. Boğazı morarmış, boynunda iki el izi vardı. Aklıma kızım geldi. Durumunu biliyorsunuz. Sonra polisi aradım.”
“Boğulmuş yani. Hiç boğuşma sesi, düşen kırılan bir şeylerin gürültüsünü falan duymadınız mı peki?”
“Hayır, memur bey.”
“Bugünlük bu kadar, iki gün daha nezarethanede misafirimiz olacaksınız.”
İki şüphelinin ifadelerinin alınması tam bitmişti ki Komiser Bahri’nin telefonu çaldı, arayan olay yeri incelemeden Engindi. Engin deyince akan sular dururdu. Polis Akademisinde en zor cinayetleri şıp diye çözmesiyle tanınırdı. Adeta üçüncü bir gözü vardı. Lakabı Üç Göz Engindi.
“Seni dinliyorum Engin.”
“Valla Bahricim, burada öyle aman aman bir şey yok. Kızın hastalığına uygun döşenmiş bir ev. Odasında kilit yok, bilgisayar, televizyon hep oturma odasında. Kitap okuması için salonda ona özel bir köşe oluşturmuş anne-baba. Kendini izole etmesin diye çok uğraşıyorlarmış besbelli.”
“Şüphe uyandıran hiçbir şey dikkatini çekmedi mi?”
“Salonun balkon kapısında zorlama yok. Kadın çiçekleri çok seviyor belli. Salon ve balkon adeta bir çiçek bahçesi. Kızın odası desen derli toplu. Belki de evin bu kadar derli toplu olması bizi düşündürmeli.”
“Üçüncü göz bu defa işe yaramadı desene.”
“Maalesef, maalesef.”
 Olay yeri incelemeden de istediği bilgileri alamamıştı. Engin’in “Fazla derli toplu ev ifadesini,” iki kadının da içeri girdiğinde odayı dolduran temiz çarşaf kokusu destekliyordu. Gönül hanım belli ki bol bol temiz çarşaf kokulu yumuşatıcı kullanıyordu. Komiser Bahri, iki kadını aynı yere koyup, yirmi dört saat kamera ile takip etmeye karar verdi. Anne gece uyumadan önce kolundaki sargıyı açmış, uyuduğu süre boyunca sol kolu kontrolsüz hareketler yapmıştı. Kendini tokatlayan, duvara yumruklar atan kolunu, kadın uyanıp, tekrar bağladı. Bahri kadının kolunun bu hareketlerine bir anlam veremedi  Sabah ilk iş merkezin psikiyatristini arayıp, durumu anlattı. Doktor, bunun yabancı el sendromu olabileceğini söyledi. Bahri kadını bir de kolu sarılı olmadan ifadeye almak istedi.
“Buyurun, Gönül hanım. Sizden rica etsem, kolunuzdaki sargıyı açar mısınız?”
“Açmasam olur mu? Bugün ağrım çok fazla da.”
“Açın, açın. Şöyle rahat rahat konuşalım.”
Şüpheli kolunu açtığında, komiser yüzüne okkalı bir tokat yedi. Ne oluyor demeye kalmadan, belindeki silah da kolun kontrolüne geçti. Silah ateş aldı ve Bahri yaralandı. Gönül hanım silahı yere attı, olanlara inanmaz gözlerle bakarken, silah seslerine yetişen mesai arkadaşları, kanlar içinde yerde yatan Bahri’yi dışarı çıkarıp, ambulans çağırdılar. Birinin yaralanması diğerinin ölümünü aydınlattı.