Reklam

Yazarlar ve yazma eylemi

Yazarlar ve yazma eylemi
05 Temmuz 2021 - 12:37

Yaşar Seyman; Yaşar Kemal'le ve Ferhat Tunç'la birlikte bir eylemde. 

Yaşar Seyman
Yazmak bir tutkudur… Yazarların her biri yazma eylemi için ne güzel yorumlar, sözler, dizeler söylemiş ve yazmışlar. Dünyanın neresinde yazma eylemine yönelik bir yazı okusam, duysam telli turnanın telli defterine notlar alırım. Aristo diyor ki, “Kötülükler mermer üzerine, iyilikler kum üzerine yazılır.” “Kolayca yazılmış hiçbir şey, olgun ve güzel değildir” diyor Fyodor Dostoyevski de.. Amerikalı yazar Susan Sontag yazmak için şunları söylüyor: “Yazar örnek bir çilekeştir; çünkü hem acı çekmenin en derin katmanlarına inmiş hem de acısını yüceltmede profesyonel bir yöntem keşfetmiştir. Yazar, bir insan olarak acı çeker, yazar olarak da bu acısını sanata dönüştürür. Yazar çektiği acıyı sanatta elde edeceği kazanç uğruna kullanmayı keşfetmiş kişidir. Tıpkı azizlerin, ruhlarının selameti için acı çekmenin yararlı ve gerekli olduğunu keşfetmesi gibi…”

William Faulkner’ın Nobel Edebiyat Ödülü töreninde yaptığı konuşmada şunları söyler: “Ben, insanoğlunun sadece dayanacağına değil, güçleneceğine inanıyorum. Bütün yaratıklar arasında sadece onun, yorulmaz bir sesi olduğu için değil, bir ruhu – şefkat, fedakarlık ve dayanma gücü yüklü bir ruhu- olduğu için ölümsüzlüğü yakaladığına inanıyorum. Şairin ve yazarın görevi işte bunlar hakkında yazmaktır. İçini rahatlatarak insanın dayanma gücünü artırmak ve geçmişteki zaferlerin kaynağı olan cesareti, onuru, umudu, gururu, şefkati, acımayı ve fedakarlığı hatırlatmak ayrıcalığıdır.”
Melih Cevdet Anday “Şiir Yazmak” adlı şiirinde şöyle diyor: “Kimi zaman bir sözcükten yola çıkarım/ Aç kalmış güzel bir kurttur o / Kimi bir düşünden ki / Kör bir gül gibi dönenir…” Tek kitaplı ölümsüz şair Ahmed Arif’in dilinden ve kaleminden dökülenler: “Kimselere bir şey demek için değil, kendi susuzluğumuz, yangınlığımız için yazıyoruz.” Bir dost seslenişinden bana, “ Eli kalem, dili kelam kadın,” derken yazma eyleminin sonsuzluğundan söz ediyor, yazmaya yönlendiriyor. Çünkü o kadim dosta göre: “Yazmak yaşamın kıyısından, köşesinden hayata tutunmaktır.” Madımak yangınından yitirdiğimiz yazar, eleştirmen Asım Bezirci, “Yazmak acıyı azaltır,” diyordu. Eğitimci, yazar Emin Özdemir yazma eylemi için: “Hangi düzlemde olursa olsun, ister gerçek, ister düşsel, düşlemsel, sanatçının çıkış noktası, yaşantılarını, bir başka söylemle kendini anlatma gereksinimidir. Kesinleme gibi olmasın ama; hangi yazınsal yaratı vardır ki yaratıcısının yaşadıklarından açık ya da örtük izler, öğeler taşımasın? Yazar, hangi hayatı anlatırsa anlatsın, o hayatın çevriminde kendi gölgesini dolaştırır, yarattığı kişilerin tensel, tinsel portresinde kendinden çizgiler yansıtır.”

 


Nobel Edebiyat Ödüllü Meksikalı yazar Gabriel García Márquez, “İnsanın yaşadığı değildir hayat, aslolan hatırladığı ve anlatmak için nasıl hatırladığıdır,” der. Yazın mutfağını önce Çukurova’ya kuran sonra o mutfağı İstanbul’a taşıyan, önce ülkesine sonra dünyaya tanıtan Yaşar Kemal, “ Yaşantının gerçeğinden, yaratının gerçeğine gidilmeden gerçek roman yazılamaz,”diyor. Yazarların yazma eylemine yönelik sözlerinin asırlar aşıp gelmesi yazma eyleminin gücündendir. “Yazmak silmektir, “ diyen yazar da yapıtlarıyla ölümsüzler arasındaki yerini alacaktır. O nedenle sanattaki karşı duruş kalıcı izler bırakır. Gülten Akın: “Başka yol bilmiyordum, yazdım” Bence yazmak düşünce yolculuğunu özetlemektir… Yazmasam yaşar mıyım? Zor görünüyor. Çünkü yazmak yaşamaktır…