Reklam

Tyler

Tyler
12 Ekim 2022 - 13:48
GÖKSEL SÖZER

Birden gözlerini açtı. Tyler ile burun buruna geldi. Bir an nerede olduğunu algılayamadı. Yanıtı bulacakmışçasına gözlerini daha da açıp loş odada gezdirdi. Tanıdık bir şeyler aradı. Bir koku belki. Burun deliklerini iyice açtı. Gözlerini ise bu defa kıstı. Evindeydi. Salonda. Rahatladı. Derin bir nefes verdi. Göğsündeki ağırlığa baktı sevecen. Gülümsedi. Sonra smokiniyle yatan Tyler’a “Günaydın,” dedi. Tyler ise anlamış gibi sahibine kısa bir bakış attıktan sonra, sıcak yerinde daldığı uykusuna döndü. O tuhaf sesi çıkarmaya başladı. Keyfi yerindeydi demek.

Bacakları uyuşmuştu. Gerindi. Bu La- Z- Boy’lar ne kadar rahat olsa da bir yatağın yerini tutmuyordu. Tyler’ın rahatını bozmamak için pozisyonunu değiştirmedi. Zaten kolunu kaldıracak hali de yoktu. Dayak yemiş gibiydi. Aslında uzun bir süredir böyle hissediyordu. Bir şey yapası yoktu. İçinden gelmiyordu. Hep bir bahane hep bir erteleme. Bıraksalar tüm gün evden çıkmayacaktı.
Hava kararmıştı. Saati merak etti. Koluna takmazdı. Duvarında da yoktu. Telefonunu aradı. Göremedi. Huzursuzca oturduğu yerden sağa sola başını döndürebildiğince odayı taradı. Boynu kütledi. Sırtında bir ağrı hissetti. Pes etti. Dişçi koltuğunda yatar vaziyette karanlığa teslim oldu. Bekledi bir süre. Sıkıldı. Tyler’ı izledi. Ne güzel uyuyordu. Islak burnuna öpücük kondurdu.
Tuhaf bir mavilik hakimdi odaya. Salonu sadece park yerine giren araçların farları aydınlatıyordu. Eve taşınırlarken ailesi tek oğullarına park yerinin salon camının önü olduğu bu evi kiralamaması konusunda uyarmıştı. Ancak o dinlememişti. Tek istediği kendi dairesi olmasıydı. Birkaç farın ne zararı olabilirdi? Hem camdan dışarı mı seyredecekti? Oda yine aydınlandı. İşte biri daha mesaisini bitirmiş evine dönüyordu ya da her neredeyse oradan.
Televizyonu açmaya yeltendi bu kez. Kumandayı aradı gözleri. Ayakucunda yerde yatıyordu. Nasıl gitmişti acaba oraya? Sol ayağının yardımıyla sağ ayağındaki ayakkabıyı fırlatıverdi.  Bot beklenmeyecek şekilde yüksek bir sesle yere çakıldı. Sağ bacağını koltuktan indirip parmak uçlarıyla kumandayı yakalamayı denedi. Başaramadı. Yattığı yer sarsılan Tyler, şikâyet eder gibi ses çıkardıktan sonra bu kez poposu sahibinin yüzüne gelecek şekilde yer değiştirdi. “Çok güzel,” diye geçirdi içinden sahibi. Gayrı ihtiyari kokladı poposunu. Herhangi bir koku almasa da suratını buruşturdu kafasını koltuğa yaslarken. Kumandaya ulaşabilecek uzun bir cisim aradı. Sol tarafındaki film afişlerinin olduğu duvara yaslanmış uzun saplı süpürge ve küreği fark etti. Kürekte cam parçaları vardı. Ne kırıldığını hatırlamadı. Umursamadı da. Parmak uçlarıyla sol kolunun izin verdiğince süpürgeye ulaşmaya çalıştı. İşaret ve orta parmağıyla sıkıştırdığı süpürgeyi hızla kendine çekti. Başarmıştı. Keyfi yerine geldi. Şimdi planını tamamlayabilirdi. Sağ eline geçirdiği süpürge sopasıyla kumandaya ulaşmaya çabaladı. Neredeyse başarıyordu da ama son hamlede sopa kumandayı zıplatmış, alet daha da uzağa gitmişti. Sopayı öfkeyle fırlattı. Gürültüden korkan Tyler huzursuzca kıpırdandı.
Çok geçmedi ki kapı çaldı. “Çok mu gürültü yaptım acaba,” diye geçirdi içinde. Nefesini tuttu. Kaskatı kesildi. Gözleri Tyler’da, bekledi. Kapı bir kez daha çaldı. Yerinde biraz doğruldu. Kulak kesildi. Kim olabileceğine dair ipucu aradı sessizlikte. Kulağını kapıya dayamış, içeriden bir ses duyma çabasında olan ziyaretçiyi hayal etti. Komik geldi durum.  Gizemli misafirin gittiğinden emin olunca, nefesini yavaşça bıraktı. Gözü otomatın ışığında, bir daha yanıp yanmayacağını bekledi endişeyle. Yanmadı.
Polisiye oyun onu yormuştu. Sırt üstü bıraktı kendini. Derin derin nefes alırken tavanı izledi. Oda kısa süreliğine yine aydınlandı. Koltuğun üzerindeki pizza kutusunu gözüne çarptı. Acıktığını fark etti. Hafifçe sağa eğilerek kutuyu yakaladı. Kutuda iki kaburgalı pizza dilimi kalmıştı. Koca bir ısırık almasıyla acı hissetti. Eli dudağına gitti. Şişmişti. Parmaklarıyla yokladı. Sonra yaladı yarayı. Acı alışılır hale dönünce dilimi yemeğe devam etti. Yerken gözü yerdeki bira şişelerine takıldı. Sayısı çok geldi ama aldırmadı. Birkaç günlük olmalıydılar. Lokmasının boğazında kalınca telaşla yere uzandı. Yerdeki şişelerden birini alıp dibinde kalanları kafasına dikti.  Rahat nefes almaya başlayınca kutuyu yeniden açtı. Boştu. Yine de hayal kırıklığına uğradı. Kutuyu frizbi gibi döndürerek yerine fırlattı. Kutu koltuğun üstündeki tuğla kalınlığındaki kitabı düşürdü. Üst komşusunun eve dönmesiyle oda bir kez daha aydınlanınca kitabın kapağındaki İlya İlyiç’i gördü kısa bir süre. “Sonumuz aynı olmasın bari,” diye geçirdi içinden.
Yeniden yaslandı arkasına. Gözü tavanda ışık oyunlarına takıldı bir süre. Her araç gelişini bir oyunu çevirdi. Tavana vuran gölgelerden anlam çıkarmaya çalıştı. Bir yandan da Tyler’ı seviyordu. Tyler, uyanmış, o tuhaf sesi çıkarıyordu. Çıt çıkmayan evde duyulan tek ses Tyler’ınkiydi. İnsanı bir süre sonra rahatsız etmeye başlıyordu. Patisini yalamaya geçtiğinde ise artık dayanılacak gibi değildi ses. Tyler’ı tuttuğu gibi kaldırıp, çevirdi. Yüzünü yüzüne yaklaştırdı. Tam “Ne yapıyorsun öyle,” diyecekken, ıslaklığı hissetti. Parmaklarına bulaşan koyu şeyi kokladı önce, sonra parmaklarını birbirinin üzerinde gezdirdi. Birden oturduğu yerde dikildi. Tyler’ı el yordamıyla inceledi. Tyler’ın sesi çıkmıyordu. Gömleğindeki lekeyi görünce panik duygusu sardı bedenini. Tyler’ı attı kucağından yere. Küs gözlerle sahibine bakan Tyler, söylene söylene koltuğa, bulduğu bir hırkanın yanına yerleşti.
Kalbi deli gibi çarpmaya başladı. Bir eline, bir göğsündeki lekeye baktı. Acı hissetmediğini fark edince rahatladı. Kafasında bin bir soru oturduğu yerde kaldı. Ağzını açtı, sonra kapadı. Oda aynı anda ışıkla doldu. Bu defa birden fazla araç gelmiş olmalıydı. Kafasını kaldırdı, tavana baktı. Mavi kırmızı ışıklar dönüp duruyordu.
Oda renk cümbüşüne dönmüş, içindekiler daha belirgin hale gelmişti. İşte o sırada fark etti, kapının önünde yatanı. Dehşet içinde koltuğun ucuna yanaştı. Kalkamadı. Gözlerini, masa nedeniyle kime ait olduğu belli olmayan birinin bacaklarından ayıramıyordu. Yavaşça kalktı. Büzülmüş vaziyette iki adım attı. Kafasını kaldırıp, masanın ucundan kim olduğunu görmek istedi. Otomatın sesini sindi. Bekledi. Dışarıdaki sesleri dinledi. Kalbi deli gibi atıyordu. Derin nefes aldı. Sandalyeden güç aldı titreyen elleriyle. Bir kez daha bakmak için parmak ucunda yükseldi. Aynı anda kapı yumruklandı.
Birden gözlerini açtı. Tyler ile burun buruna geldi.