Reklam

Tik tak tik tak…

Duygu Karabulut    Hazırlanmış kırmızı oklar, siyah çubuk

Tik tak tik tak…
05 Eylül 2020 - 21:47

Duygu Karabulut

   Hazırlanmış kırmızı oklar, siyah çubuk. Göz açıp kapayana kadar geçiyorlar. Birbirlerine yaklaşmaya saniyeler sayıyorlar. Yuvarlak bir çemberin içinde delice oynuyorlar. Bir iki üç sayıyorlar. Özlemleri, aşkları, ölümleri, zor sınavları, doğumları saliselere kıl payı anlara sıkıştırıp dönüyorlar.

    Yaş geçtikçe daha çok kavga eder oldum zamanla “ne çabuk geçiyorsun derdin ne dur biraz” yalancı çoban deyip sinirleniyorum. Çocukken de sevmezdim seni sokakta kan ter içinde oynarken elma dersem çık armut dersem çıkma derken annemin “saat kaç oldu hadi eve” dediğinde nefret ederdim senden. Şimdi de yolun yarısındaki kır saçlı bir kadın olarak nefret ediyorum senden. Uçup giden günlerimi tutamıyorum. Duydum katil senelerle ortak olmuşsun gücüne güç katmışsın. Nereden mi duydum? İki fidan büyütüyorum ellerim pudra kokmuyor artık daha az anne diyorlar aynalar yalan söylemiyor artık. Ve yalnızlaşıyorum be…  Sadece ben değil çal kapıları sor tüm annelere cam önünde bekleyenlere sor deniz üstündeki yalnız takaya hep aynı cevabı alırsın. Sizlerde benim gibi düşünenlerden misiniz? Rafta okunmayı bekleyen tozlu kitaplar gibi, kapı önü yolunmayı bekleyen yabani otlar gibi, çapalanıp havalandırılmayı bekleyen toprak gibi hissediyor musunuz? Çılgın dümenin oyunuydu bu.

Masanın üstünde buruşturulup atılmış kağıtlar yığınına baktım. Ne çok yazıp yırtmışım söylenecek sözler bulamamış ziyan etmişim. Yanımda geceye teslim olmuş eşimi izledim üstü açılan çocukların üstünü örttüm. Sonra şöyle geri çekilip baktım ve “deli dümen bu rıhtımda bıraktın beni”.Say bakalım bir iki üç ben nerde olacağım armut desende elma desende çıkıp teslim olacağım sen daha güçlü çıktın. Kulaklık kulağımda iki bardak önümde bir su biri çay aynı yolun yolcuları akşamıma ortak oldular.Karşımda eski horozlu saatim babam almıştı okula giderken kolay uyanmam için. Uyuyan güzeldim bir zamanlar deli dümenin en güzel rıhtımıydı orası dudaklarımdaki zehri öpmeye gelen prensi bekliyordum. O zaman bile bekleyen bendim. O akıp gidiyordu. Çilli horoz ne güzel oynuyor çemberin içinde tik tak…

Birden çıkardım pilini öldürmek için; çok komiksin dedim kendime kızım Duygu akıp gidiyor o bak sen sövsen de dövsen de… Tövbe yarabbi gece gece neye takıldım?

Elime kalemi alıp bu satırlara sığmaz zamanı yazdım. Kulağımın biri müzikte, diğeri çilli horozun sesinde. Kim vurduya gitmesin bu yazdıklarım diye bilgisayara yazıp yatacakken yine kaçtı uykum. Yani anlayacağınız deli dümenin keyfi yerinde,  olan yine bana oldu elime soğuk bir su sıkıştırıp yerleşti yerine. Evet  hayatıma bir dip not ekliyorum “Akıp giden zamanı tutamazsın” deyip kapattım gözlerimi…