Reklam

Seçil Erginler yazdı... Diyorlarmış

Seçil Erginler yazdı... Diyorlarmış
05 Ağustos 2022 - 11:50

Seçil Erginler

Ne demek artık okula devam etmeyeceğim? Her gün el alemin evini keyfimden mi temizliyorum? Her şey sen doktor çıkacandiye,¨ dedim ama hiç istifini bozmadı valla. Vazgeçtiğini sanmıyorum fikrinden, bir de sen mi konuşsan?
“Gey, mey,” bir şeyler, dedi ama anlamadım. Kendini buraya ait hissetmiyormuş. Yok, buralar ona dar geliyormuş. Gizlenmekten bıkmış. Devlette iş falan bulamazmış. Bir hocası uyarmış mı ne, arkadaşının elini tuttu diye. Dalga geçiyorlarmış, “Yumuşak,” diyorlarmış.
Tabii canım, demez miyim, o rengarenk çantayı takma diye. Hiç alır mıyım öyle şey oğluma. Zaten benim aldıklarımı mı kullanacak sanki. On yıl oluyor nerdeyse, aldığım donu bile beğenmiyor. Canım, okula giderken kitaplarını koyuyor, ne yapayım, elinde mi taşı diyim? Allah Allah. Erkek adam çanta taşımaz da ne demek? Sen uzayda mı yaşıyorsun be adam? Çok istiyorsan kendin söyle, gör bakalım dinliyor mu sözünü. Bana ne çemkirip duruyorsun?
Baktım tabii, bakmaz olur muyum çantasına. Sigara, migara, öyle açık saçık dergi de yoktu. Ya ben tanımaz mıyım oğlumu, annesinin kuzusudur o. Yalan söylemez. Geldiler bu ara herhalde. Kız da değil ki, muayyen günü diyeyim. Hem ne varmış, ev işlerinde yardım ediyorsa? Ablaları evlenince bütün iş bana kaldı. Senin gibi öküz mü olaydı? Görüyor çocuk, babası bütün gün kahvede, anası oraya buraya parçalanıp yetişmeye çalışıyor. Kahveye götürdün mü ki çocuğu, alışsın biraz kağıt, tavla falan oynamaya. Bıraktın hep geride, o da ablalarıyla evcilik oynadı, ne yapsın? Ne lafı değiştirmesi canım. Ben mi ¨Toz al, bana yardım et biraz,¨ demişim, demedim tabii. İçinden geliyor çocuğun.
Sen babalığı dayaktan ibaret sandığından iplemiyor seni hiç. Ne alakası var evi benim geçindirmemle? E peki o zaman kahvede orda burada sürteceğine sen de çalış da senin lafını da dinlesin. O ilgisizliğinden uzak duruyor senden. Hep böyleydin.
Daha ilkokuldaydı, bir gün berbere gittiydin de, arkandan ağladıydı. Murat’ın babası elinden tutup götürüyormuş oğlunu berbere. Onun anlattıklarını hıçkıra hıçkıra dediydi bana. Oturduğu özel koltuğu, berber Alinin, Murat’ın boynuna geçirdiği beyaz bezi. Akşam sana sorduydu da zorumla, ¨El kadar çocuğa bir de saç kesme parası mı vercez, ablan kesiyor ya işte,¨ dediydin. O gün bugün uğraşmayı bıraktı senle.
Hatırlamaz olur muyum, annemin yanına oturup dantel öğrenmeye kalkmıştı da ne kızmıştı kadıncağız. “Arkadaşlarının yanına git de top oyna. Ne işin var komşularla çay içip dantel işlicen,” demişti. O gün müydü, ertesi gün mü ona “Futbol ayakkabısıyla Fenerbahçe forması al,” diye yanına katmıştım da, hep kadın ayakkabılarına bakınıyor diye kızmıştın. Zorla denetmişsin futbol ayakkabısını di mi? Beğenmemiş, “Ben giymem bunları,” demiş. Sen, “Verdiğin para zar zor yetti formayla ayakkabıya. Yine de aldım. Gözünün önünde olsun, fikir değiştirir, mahalledeki oğlanlara özenir belki,” demiştin.
Ne güzel işte öğretmen gelmiş bulmuş seni kahvede. “Çocuğa yardım, anlayış lazım,” demiş. Sen ne dedin? Seni ilgilendirmez denir mi koca müdür muavinine. Ne demek benim çocuğuma ¨Hep kızlarla takılıyor, hiç erkek arkadaşı yok,” diyemez. Adamın sana ne garezi olabilir ki? Oğlumuza yardım etmek isteyen hayırlı bir insanmış belli ki. Ama tabii nerden bilsin o güzelim çocuğun senin gibi öküz babası olduğunu. Hem şimdi mi söylenir bu? Çok uğraştım senin gibi anlayışsız, kaba saba bir herif olmasın diye valla. Yok daha neler. Ben nasıl yapayım çocuğu böyle? Tövbe estağfurullah. Allah’ın tokadı yok tabii; onun işine ben nasıl karışayım?
Artık bilmiyorum. Dışardan mı bitirecekmiş ne okulu. Esramus muymuş, neymiş. Anlamadım, bir şeyler geveledi ağzında. Para biriktirip pasaport çıkartmış. Sınava da girmiş. “Sonra da gidecem buralardan," diyor. Avrupa’ya galiba, ¨Hollandada bir üniversite buldum,¨ dedi. Çemkirme bana öyle, on sekizi geçti oğlan, bize mi soracak? Bu kadar anlattığına şükür.
Sordum, n’apıcan oralarda bir başına, dedim tabii. Dil bilmez, yol yordam bilmezsin, dedim. Ama planları varmış. “Merak etme sen. Çok Türk var oralarda,” dedi. Arkadaşlarının arkadaşlarıyla falan yazışıyormuş. İngilizcesi başta yetecekmiş. Çocuk ayarlamış; okuldu, işti ben sana diyim. Tek oğlum, gözümün nuru. Ben de gitsem onla, hem göz kulak olurum. Madem bir sürü Türk varmış, temizlenecek ev, bakılacak çocuk da vardır o zaman. Ne cahili, asıl cahil sensin. Baba olarak bir ilgilenmedin evladınla. Gelip senle tek kelime ediyor mu oğlan? Etmez tabii. Zamanında alıp karşına adam yerine koyup konuşmazsan, dinlemezsen... Ben niye doldurayım oğlanı, bebek mi? Doğruyu yanlışı biliyor benim yavrum. Yüreği doğru bir kere. Senin gibi öküz değil.
Yok, vazgeçtim, hiç konuşma onunla. Beceremezsin zaten konuşmayı da. Şimdi sinirlenir iyice, izini de kaybettirir valla. Karar verdim, ben de başvuracam şu pasaporta, gidecem onunla. Ne demek gidemezsin? Öyle de bir giderim ki. Açtırma bayramlık ağzımı benim. Oğlumdan olucam senin yüzünden. Kızların bakar sana. Damatlar niye istemesinler seni? Sen de bak başının çaresine artık.