Reklam

Günün Öyküsü/Nü

Günün Öyküsü/Nü
01 Şubat 2021 - 16:07

Mehtap Aydemir
Kapıyı açar açmaz soğanla kavrulmuş kıyma kokusu yüzüne vurdu. Mehmet ondan önce gelmişti. Öğürmemek için kendisini zor tuttu. Sabahtan beri ağzına bir lokma yemek koymamıştı. Sigara ve kahveden başka bir şey girmeyen midesi isyan ediyordu. Mantosunu astı, anahtarlarını masanın üstüne fırlattı. Gözü bir kavanoza konulmuş çiçeklere takıldı. Mehmet yine bir şey isteyecek diye düşündü. Salon darmadağınıktı, sigara izmariti ile dolu kül tablasına ayağını çarptı. İzmaritlerin bir kısmı yere saçıldı. Canı yandı. ‘’Madem erken geldin be adam biraz olsun evi toplasaydın. Kim senden yemek istedi?’’ İçinden söylendi. Duymasını istemiyor. Kimseyi istemiyor.
Sessizce yatak odasına geçip, soyunmaya başladı. Çok üşümüştü. Sıcak bir duş iyi gelecekti. Saatlerce aynı platform üzerinde durmak yormuştu. Artık genç olmadığını vücudunun sızlanmasından anlıyordu. Belindeki ağrı ayak serçe parmağına vuruyordu. Bunu ne zaman söylese Mehmet dalga geçiyordu.
 ‘’Ayak parmağın için bu kadar söyleneceksen bırak bu işi ‘’diyordu
‘’Senin resimlerinle mi geçineceğiz ‘’dese ilişkinin sonu olurdu.
 Mehmet bu konuda çok hassastı. Resimlerinin kötü olduğunu kendisi de biliyordu. Ancak bunu bir başkasından duymaya asla katlanamazdı . Kaç arkadaşıyla bu yüzden artık görüşmüyordu. Aralarında hiç dile getirilmeyen bir anlaşma vardı .Asude onun resimleri ile ilgili yorum yapmazdı o da Asude’nin işiyle ilgili. Oysa şimdiye kadar kaç adamdan bu yüzden ayrılmıştı. En modern görüneni bile bir süre sonra çocukça kaprisler yapıp, ayrılmak için bahane yaratıyordu. Bir keresinde sevgililerinden  birisi ‘’Okuldakiler bedenini benden daha iyi biliyor’’ demişti Çok gülmüştü. ’’Gideceksen siktir ol git demişti’’ O zaman cesurdu. Ya şimdi…
Aynadaki vücuduna baktı. Poposunu göbeğini yağ bağlamıştı. Bugün hoca öğrencisini azarlarken ‘’poposuna bir bak, çok dar çizmişsin! Onunki böyle mi? Geniş ve yağlı’’dedi. Fısıltılar ve gülüşmeler sinekler gibi tepesine üşüştü. Ayak parmağındaki sızı gözlerini yaşarttı. Ağlamadı. Ağlayamazdı. Bu işin birinci kuralı pozisyonunu bozmamaktı. Onun yerine içinden küfretti. ‘’Küçük piçler Güzel Sanatlar Fakültesine gelmişler hala nerede olduklarının farkında değiller .Çıplak kadın gördüler mi apışıp kalıyorlar’’. Biraz olsun rahatlamıştı.
 Her yeni gelen nesil bir öncekinden daha aptal, daha tutucu olmaya başlamıştı. Hoca arkasını döner dönmez fısıldaşmaya başlıyorlardı.
‘’Sevgilisi var mı ki?’’
‘’Böylelerinin sevgilisi çok olur’’
‘’Anası babası biliyor mu acaba?’’
‘’Çocuğu var mı ki’’
Bazen özellikle duyacağı  şekilde söylüyorlardı. İnadına duymuyordu.
Saatlerce çıplak durmaktan soğuk içine işlemişti. Sıcak banyo iyi geldi diye düşünürken, gevşemesiyle gözyaşlarını tutamadı. Cevaplamadığı sorular, duymadığı sözler göğsünde birikti. En kuytu yerlerine kaçan fısıltıları, bakışları silmek için suyu iyice açtı. Eti, sıcak sudan kıpkırmızı oldu .Mehmet’in sesiyle kendine geldi. ‘’Hayatım ne zaman geldin? Duymadım. Aşk olsun !Sessizce duşa girmişsin. Baksana ne diycem, biraz para versene makarna yaptım şarap alıp geleyim’’

Üzerine yapışan bir sülük görmüşçesine iğrendi.
‘’Mehmet’’
‘’Efendim Asude’’
‘’Resimlerin  çok kötü’’
‘’Anlamadım ??’’
‘’Bir daha tekrar edeyim o zaman. Resimlerin çok kötü rica etsem duvardaki resimlerini alır mısın? Görmeye dayanamıyorum.’’
Derin bir nefes aldı. Dünyanın yükü üstünden kalkmışçasına rahatladı.