Reklam

Kafkaeske groteskvari yaklaşım denemesi

 Kafkaeske groteskvari yaklaşım denemesi
05 Ocak 2022 - 15:06

Adnan Gerger 

-YALNIZ MISIN?
-EVET FRANZ KAFKA KADARA YALNIZIM
YA DA
KAVKA KAVKA KAFKA DEDİ [i]


-Metinlerini; ürkekliğini, çekingenliğini, alçakgönüllülüğünü ya da en kişisel engelliliklerini, kaygılarını ve fantezilerini grotesk çilentilerle ıslatmıştır ama işte bu,  kokmuş zamanı da aşan Kafka’dır. Çünkü Kafka, bedenini saran karamsarlık derisini kurgusal bir tarih felsefesi olarak kullanmayı bilmiştir.
                                              

Başlık okunur okunmaz; karmaşık çilesiyle insanın ve zamanın anlamında kendisini bulmaya çalışan garip(!) bir yazarın yorumlanacağı estetik cerrahi bir ürün olduğuna hükmedilebilir ama değildir. Kafkaesk’in ayak izlerini takip kaygısını taşıyan ve uzunca bir süre üzerinde çalışılan alçakgönüllü bir yazının şifresidir, sadece. Edebiyatta yeni bir çağın başlamasına neden olan Kafka’nın etkisiyle gerek modernist gerek toplumcu gerçekçi sanatçılar, imgeleme güçlerine ironik yolla yeni boyutlar yeni etkinlikler katarak sanatsal anlatışlarını çoğalttığı artık biliyoruz… Mayakovski, Brecht gibi yazarların bile bu yönteme başvurduğunu da. Dahası Vladimir.V. Nabokov,  Robert Musil, Albert Camus, Harold Pinter, Hannah Arendt, Federico Fellini, Benjamin D. Singer, Gabriel Garcia Marquez, Carlos Fuentes, Jorge L. Borges, Drago Jancar, Milan Kundera, Charles Bukowski, Salman Rüşti,  Günter Grass, , J.David Salinger, Haruki Murakami, Amanda Filipacchi, Juan G.Vasquez gibi sanatçı ve yazarları ve nicelerini Kafkaesk görüngüsünün yörüngesine girdiğini ve bu çekim gücünün birçoklarını da etkilemeye devam ettiğini de… Çünkü Kafka’nın oluşturduğu yaratıcılık birleşenleri olarak ortaya çıkan bireysel ve toplumsal gelişiminin diyalektiği sanatçıları ve yazarları beslemeye devam ediyor.  Yoksa herkesin imgeleminde “Hamamböceği” olarak yer aldığı oysa ne menem bir şey olduğu belli olmayan haşereye dönüşen öyküsüyle daha çok tanıdığı Kafka’yı “Kavka” diye nitelemek, benim ne haddime… Üstelik ailesinin tecimsel logosu da “Kavka” iken.
“…Sanat, sanatçı için acı çekmedir ancak; yeni acılar için rahatlamasını sağlar. Sanatçı dev değildir; varlığının kafesi içinde, oldukça parlak tüylü bir kuştur ancak.”
 “Siz de mi?” diye sordum.
“Çekilmez bir kuşum ben” dedi Franz Kafka. “Karganın biriyim. Kavkayım. Teinhof’daki kömürcüde var. Gördünüz mü?
“Evet, dükkânın önünde sıçrar durur.”
“Evet, o akrabam benden hallice. Kanatlarının kırpılmış olduğu doğru tabii. Bana gelince, kanatlarım zaten tutmaz olduğu için onları kesmek gerekmedi. Bu yüzden benim için, yükseklik ve uzaklık diye bir şey yoktur. Oradan oraya zıplayıp duruyorum insanlar arasında. Bana derinr bir kuşkuyla bakıyorlar. Doğrusu, tehlikeli kuşun, hırsızın, karganın biriyim ben. Ama bu ancak görünüş. Gerçekte, parlak nesneleri duyma yetisi yok bende. Bu yüzden parlak kara tüylerim bile yok. Kül gibi kurşuniyim. Taşlar arasında yitmeyi özleyen bir karga.” [ii]
Yine “insanın anlamı olmanın” aşağılık karmaşasına dair itirazını böcek Samsa’yı öldürdükten sonra da sürdüren Kafka, bu kez “maymun” olarak karşımıza çıkar… Aynı zamanda kendi bedenine duyduğu nefreti ve iç dünyasındaki fırtınayı da dönüştürerek… Ruhuyla bedeniyle Rot Peter adında bir maymundu, “Akademi İçin Bir Rapor” adlı öyküde. İnsanın yüzüne tükürerek insanın ilk taklidini yapar:
 “İnsanlara öykünmek o kadar kolaydı ki! Tükürmesini daha ilk günler öğrenmiştim. Giderek birbirimizin yüzüne tükürmeye başlamıştık; arada bir fark varsa, benim sonradan yüzümü yalayıp tükürüklerden temizlememdi, onlarsa bunu yapmıyordu.”[iii]
Kafkaesklik böyle bir şey, galiba. Ömrünü bir umutsuz vaka olarak içselleştirilen devingenlikle özümlersen, insanın insanlık kuramının geç döneminde bir çıkış yolu bulmayı anlatırsın. Anlatırken de bazen maymun maymunken yüzünü tükürükten temizler ama insan yüzündeki maymunun tükürüğünü temizlemekten aciz olur, çünkü o kapitalizmin kurbanıdır.  
Kafka’nın kendi karanlık ve derin metinlerini oluşturması onu şüphesiz edebiyat tarihinde şatafatlı bir yer edinmesini sağlayan nedenlerinden biri. Ancak Yahudiliği (Homo Religosus) ve Tanrının ontolojik sorunuyla yüzleşme girişimleri; devlet memurluğu-bürokrasi – siyasi iktidar- Kapitalizm açmazı;  baba- aşk ve seks- kendinden tiksinme - nefret- dışlanmışlık- hastalık;  dönemin Prag’ı, bir Yahudi’nin Çekçe-Almanca konuşma- sınıfsal çelişkisi kodları yabancılaşmayı tanımlamada müthiş bir şekilde estetik biçimlendirmesi de bir etkendir. Bu olağanüstü ve absürt biçimlendirmeyi ifade etmede; bitmiş bitmemiş yayımlanmış yayımlanmamış, bilinen ve bilinmeyen mektuplarında tüm yapıtlarında sık sık böcek, karga, fare, kedi at, köpek, maymun gibi hayvanları bazen cisimsel bazen de düşlemsel çağrıştırması onun karakteristik ayrıcalığıdır. Bu ayrıcalığa başvuruda,  kendisine ait bir identifikasyona sahip olmaktan öte şeylerini anlatma arayışını da özgürleştirdiği bir gerçektir. Bu örgeler,  Dönüşüm (Metamorfoz), Taşrada Düğün Hazırlıkları, Bir Köpeğin Araştırmaları’nda, Küçük Fabl’da, Köy Öğretmeni (Dev Köstebek)  gibi novellasında ve öykülerinde en üst düzeyde kullanılması nesnel akıştır. Marx’ın dediği gibi, etimolojik kökeni ve anlamına göre varoluşçu bir öz taşır, yabancılaşma kavramı. Yani kapitalist üretim tarzının egemenliğindeki her anın özneyle ilişkisiyle sosyal ve toplumsal konumun alanındaki duyguların düşüncelerin ve bilincin koşulları zamanın kendi içerisinde belirleniyorsa insan da  Kafkaesk’de olduğu gibi tarihsel koşullar içerisinde çıkış yolunu bulur. “Elbette yazılmış olan yaşantının tortusudur, ancak.” diyen Kafka, insanı ayrıştırarak tümden varolan dünyayla yabancılaşmayı romanlarındaki başkarakterlerinin isimlerini Karl Rossmann (Kayıp-Amerika), Josef K (Dava), ve  K (Şato) koyarak gerçekleştirir. Elbette Kafka’nın yapmaya çalıştığı kendi deyişiyle, vicdanın derin yaralar almasıdır, okuduğunuz kitabın bir yumruk gibi tepemize inip bizi uyarmasıdır, bizi acılara gömen kitapların yazılmasıdır. Ki bir anlamda da Kafka bu söylediğine yürekten bağlılığını benliğini kuşatan ruhunu sömüren şeylerle semiyotik ilişki kurarak kanıtlamaktan da geri durmayacaktır.
Genelde Kafkaesk’i anlamada insanın düştüğü şaşkınlık;  diğer insana yabancılaşmanın algılanmamasından, yani sanatı ve günlük yaşamı da apayrı yerlerde görme alışkanlığından olsa gerek. Ancak bu şaşkınlık sanatçıların yazarların hem Kapitalizme uyum göstermesi hem de ona küfür etmesinden doğan şaşkınlıktan daha çok, ötekiye yabancılaşmanın enikonu algılanmamasından kaynaklanan ve günümüzün paradoks şaşkınlığıdır. Metinlerini; ürkekliğini, çekingenliğini, alçakgönüllülüğünü ya da en kişisel engelliliklerini, kaygılarını ve fantezilerini grotesk çilentilerle ıslatmıştır ama işte bu,  kokmuş zamanı da aşan Kafka’dır. Çünkü Kafka, bedenini saran karamsarlık derisini kurgusal bir tarih felsefesi olarak kullanmayı bilmiştir. Suçluluk psikolojisi gözeneklerinden oluşan bu deriyi oluşturan elementler aslında trajikomiktir, komedyacıdır. Çoğu metni, fantasmanın gerçekle, acının komiklikle karışımı temaların toplamıdır. Hüznün ve gülmecenin çarpıtılarak düşlere, rüyalara yansıması güçsüz ve iktidarın dünyasıdır, bu oluşturulan dünya. Hatta kara mizahla yarattığı bu dünyasında onun mertebesi bir ilah, bir peygamberlik olduğu da söylenebilir. Ki Fıscher daha ileriye gider ve şöyle der:
“Mistik bir nihilist, gerçeklerin ve aklın ötesinde kalan evrenin sözcüsü diye övülen ve ilence uğrayan Kafka, gerçekte daha çok bir mizah ustasıydı. Büyük peygamberler de çoğu kez birer mizah sanatçısıdırlar; mizah sanatçılarının arasından da peygamberlerin çıktığı görülmüştür. Kafka’nın fantastik mizah sanatı, geleceği peygamberlere özgü bir kehanet gücüyle önceden somutlaştırmıştır. Karl Kraus’un Nestroy için söyledikleri, Kafka’nın özüne de uymaktadır: ‘Nestroy, küçük çevresini gelecekteki olayları önceden somutlaştırarak ve ancak gelecek için gösterebilecek bir titizlikle ele alır. Kendi mizah mirasına şimdiden sahip çıkar.’”[iv]
Kafka’nın bu mizah mirasına da ancak Franz Kafka kadar yalnız olanlar çıkabiliyor, galiba…

 


[i] Gustav Janouch . Kafka İle Konuşmalar. Çeviri. A.Turan Oflazoğlu. İz Yayıncılık, 2001. İstanbul. Sayfa: 14-15/27
Kavka (Çekçe) : Küçük Karga

[ii] a.g.e.

[iii] Kafka’nın 1917 yılında yayımlanan öyküsü

[iv] Ernst Fıscher. Franz Kafka. Çeviri: Ahmet Cemal. B/F/S Yayınları. 1985, İstanbul. Sayfa: 16