Yekpare

Yaprak Karaman

Paramparça hayatımızı mı topladın, yoksa bir bütünü yerle bir mi ettin? Uzak mıyız yakın mı? Soğuk mu sıcak mı bundan sonra? Yoksa hayır mı şer mi yaşadıklarımız? İçlerindeki her şeyi döktüler ortaya gidenin ardından. Ne çok eksik varmış meğer, ne çok bilinmeyene gebeymiş hayat. En uzaktaki en yakınınmış, elini uzattığında tutan, canı senin gibi en çok yananmış. Kötülük başına gelince insanın yanına koşanlar hep orada olanlarmış, sen gittiklerini sanmış olsan da yıllardır. Gel demene fırsat vermeyen, sen yok desen de orada olanlarmış yaralarını sarmak isteyenler. Bir kayıp ancak bu kadar yerle bir edebilirmiş var olanı. Bilmediklerin seni korumak için sana söylenmeyenlermiş meğer. Korumaya çabalarken sevdiğini daha da çok yaralacağını bilmeden saklanalarmış susulanlar. Bu kadar bilinmeyenin ardından vay gidene miymiş gerçekten yoksa o işler hiç de öyle değil miymiş? Var olmak bu kadar çok soru getirirken beraberinde yok olunca insan yaşadığı dünyadan bitecek mi sanıldı sorular? Ya gitmek daha çok soru sorulmasına sebep oluyorsa kalanlar için? Geride kalan, elinde binlerce cevapsız soru ile bakakaldı gidenin ardından. Hele giden bir daha hiç geri gelmeyen olunca daha da acıdı içi tek başına kalanın. Yekpare kalanın nefesi kesildi önce, sandı durdu hayat. Yanağına bir damla düştüğünde fark etti bitmediğini hayatının sonra. Nefes aldı bu sefer, belki de bunca yıldır almadığı kadar çok hava aldı ciğerleri. Hayır, titremedi elleri sandığı kadar, hiç yığılmadı olduğu yere. Aksine ne kadar da dik duruyordu öyle, çiftten teke düşmüş olabilirim ama ne gelirse karşıma bakarım icabına dercesine. Uykular haram oldu ilk haftalarda, sonra birden yorgunluk çöktü omuzlarına. Zaman dediler ona, her şeyin dermanı zaman. Ne saçma geldi önce geride kalana bu cümle. Sonra baktı, durdu evet dedi sorularıma cevap zaman. Sorular hep aynı mı oluyordu gidenin ardından? İlk soru hep ‘neden’ diye çıkıyordu ağızdan. Çünkü kalp patlarcasına atarken, bunun cevabını almak istiyordu hayattan. ‘Neden?’ Belki de bu sorunun cevabı tek başına kalanın yaşama tutunma refleksiydi. O yüzden çıkıyordu bir kaybın ardından birdenbire ağızdan. Akabinde başka sorulara zemin hazırlıyordu nedenin bilinmeyenleri. Paramparça hayatımızı mı topladın, yoksa bir bütünü yerle bir mi ettin? Uzak mıyız yakın mı? Soğuk mu sıcak mı bundan sonra? Yoksa hayır mı şer mi yaşadıklarımız?

öykü gününöyküsü edebiyat edebiyatatölyesi