Reklam

Çocuk Edebiyatında Değişim

Çocuk Edebiyatında Değişim
09 Ağustos 2022 - 14:36

Mehmet Özçataloğlu

Ülkemiz çocuk edebiyatı hızlı bir şekilde değişiyor ve gelişiyor. 10’ar yıllık periyotlarla geriye doğru dönüp bakınca net bir şekilde görülebiliyor. Bu değişimi sadece ülkemizle sınırlamak da doğru olmaz aslında. Dünya’da da durum benzer fakat biz onlara göre hâlâ bir miktar geride olduğumuz için bizdeki ayrışma daha farklı dönemler arasında. Değişen sadece edebiyat da değil. Çocuklar da değişiyor. Çünkü onlar da sürekli değişen bir dünyada yaşıyorlar ve bu değişimler bizi olduğu gibi onları da sarıyor. Hepimizi çevreleyen medya, onların da dünyasına giriyor. Dolayısıyla çocukluk deneyimi de değişiyor/değişti. Psikolog David Elkind’e göre internet, televizyon, cep telefonları ve diğer dijital cihazlar yüzünden bugünün çocukları zamanı, mekânı, sosyal ilişkileri hatta gerçekliğin kendisini bile önceki nesillerden çok daha farklı deneyimlemekteler. Birçok açıdan dijital çocuklar, önceki nesillerden çok daha farklı bir gerçeklik anlayışına sahipler. Bu dijital gerçeklik, olağanüstü derecede zengin ve karmaşık. Ama yine de çocuklar, birçok bakımdan hâlâ çocuklar. “Bu yüzden elektrik hızında değil, biyolojik hıza göre ilerleyen, gerçek insan bakımına ihtiyaçları vardır. Çocuklar ailenin verdiği güven hissine, dünyayı ilk elden deneyimleyip öğrenmek için fırsatlara, gerçek arkadaş ve komşulara, piyasanın baştan çıkarıcı çağrılarına direnmelerine yardımcı olacak insani değerlere ihtiyaç duyarlar. Bunun için sanırım eldeki dijital cihazları toplamalıyız.
Eliza T. Dresang, “Radikal Değişim: Dijital Çağın Gençleri İçin Kitaplar” adlı kitabında çocuk kitaplarındaki değişimi “dijital çağa” yani çocukların karşılıklı etkileşim aracı ve seçeneği sunan teknolojiyle kuşatıldığı bu çağa bağlamaktadır. Yazara göre çocukları birbirine bağlayan elektronik ‘küresel köy’ onların gerçekliğidir ve bu gerçekliğe göre üreten yazar ve çizerler, bu dinamikleri tanımakla, toplumdaki bu değişiklikleri yansıtan bir edebiyat yaratmaktadırlar.”
Bizdeki durum da benzerdir aslında. Fakat yine de çağı yakalayamayanlar da var bu alanda üretenler arasında. Elimize geçen yüzlerce güzel, nitelikli örnek arasında çocuğa parmak sallayan bu örnekler hemen dikkati çekiyor zaten. Olumlu olarak değerlendirebileceğimiz örnekler/kitaplar, televizyon gibi dünyayı duvarlarla çevrili evlerimize getirip çocuğun daha önce çocuk kitaplarında hiç söz edilmemiş ya da kullanılmamış konulara ve dil üsluplarına erişmelerini sağlarken, diğerlerinin hâlâ yıllar öncesinde kaldığını görebiiliyoruz. Günümüzü yakalayan kitaplara karşı bir de günümüzü yakalayamayan ‘ebeveyn’ duvarını aşmak gerek. ‘Bu nasıl dil kullanımı, bu sözcükler kitapta nasıl yer alıyor’ vs. gibi olumsuz yaklaşımla çocukları kitaptan uzaklaştırabiliyorlar.
Son dönemde karşılaştığımız değişimlerden biri de anlatıcının kimliği ya da bakış açısı. Her şeyi bilen yetişkin anlatıcı tarafından değil de kendi öyküsünü doğrudan anlatan genç anlatıcıların kullanıldığı kitapları görüyoruz. Bu yöntemin faydası yüksek oranda bağlantısallık sağlamasıdır. Okur/çocuk karakterle daha kolay özdeşim kurabiliyor bu yöntemle.
Kitaplarda karşılaştığımız olumlu olarak değerlendirebileceğimiz bir diğer değişim örneği de form değişikliğidir. Yeni grafik kullanımları, büyük-küçük, renkli ya da dalgalı font kullanımı, sözcükleri tamamlamak için kullanılan çizimler vs. kitapla olan etkileşimi artırmaktadır.
Kitaplardaki form değişikliğinin yanında format dğişikliğinden de rahatlıkla söz edebiliriz. Basılı olsun olmasın, eserin fiziksel yapısı, sayfa boyutları, ciltlemesi, kenar boşlukları gibi özelliklerdeki değişim bu kısımda kastettiğimiz. ‘Grafik roman’ diye bir kavram girdi hayatımıza. İlkokul sıralarından başlayarak yetişkinlerin dünyasına dek uzanan geniş bir aralıkta bu örneklerle karşılaşıyoruz. Manga adı da verilen bu tür bizim için yeni sayılsa da kökünün dayandığı Japonya’da uzun bir tarihe sahiptir. Bu türde çok önemli çok nitelikli yapıtlar sayılabilse de ilk aklıma gelen Shaun Tan’ın “Uzak” adlı eseri olur. Suriye’deki savaşın patlaması ve ardından ülkemize yoğun göç döneminin yaşandığı sıralarda elime geçmişti kitap ve yaşadığımız günlerin de etkisiyle çok etkilenmiştim. Kitapta tek bir sözcüğün yer almamasına rağmen oldu bu. Kullanılan renklerin de bunda etkisi vardı mutlaka. Eski fotoğrafları andıran çizimler karakterlerin güçlükle dolu serüvenlerini başarılı bir şeklide aktarıyordu.
Genel bir değerlendirme için durup bakınca, değişmeyen tek şeyin değişimin kendisi olduğu gerçeğiyle çocuk edebiyatında da karşılaşyoruz. Bu değişime ayak uyduranlar çağın getirdikleriyle birlikte yürürken, yerinde sayanlar oldukları yerde kalacaklar.    
Yararlanılan Kaynaklar
*Zehirlenen çocukluk, Sue Palmer, İletişim Yayınları.
*Çocuk Edebiyatına Eleştirel Bakış, Lukens/Smith/Goffel, Erdem Yayınları.