Reklam

Filizlenmiş nohutlar

Filizlenmiş nohutlar
01 Temmuz 2021 - 13:01
Arzu Armağan Akkanatlı
- Bin kere konuştuk bunu. Yine söylüyorum bak. Kadının korktuğu çok belliydi abi.
-Oğlum sen ne yapabilirdin? Kime neyin hesabını soracaktın? Hangi sıfatla?
-Baktım durdum abi dikiz aynasından. Mum gibiydi kadın. O biçimsiz sokağa bırakıp alelacele uzaklaştım. Dursaydım, oyalansaydım, bir köşede bekleseydim. Şüphelenmiştim ben abi. Adamın gözü göz değildi. Kadın inerken bir şey diyecekti de… Diyemedi anladım ben.
- Oğlum sen salak mısın? Adam ona bir şey yapmış olsa kadının evinin sokağına seni çağırıp, taksine binip kadını katletmeye götürür mü? Sen ne bilirsin ne tanırsın onları. Hayırlısıyla çıkıp gelse de şu kadın… İnsan kılığından çıktın Rüstem. Halini gören, kocasıyla bir oldun kadını o gün öldürdün gömdün sanır.
-Saçma sapan konuşup durdu yol boyunca o pislik. Ah abi,  gözlerinin içi kan çanağı gibiydi. Görsen, upuzun bir kadın, dal gibi. Bembeyazdı yüzü. Korkuyordu abi, üzgündü, anlamıştım ben. Macide Halama o kadar çok benziyordu ki… Görseydin, için ürperirdi. Aynı beyazlık aynı zayıflık aynı kederli bakışlar. Zaten binerlerken o benzerlik yüzünden o kadar dikkatli bakmıştım ki kadına. Gözlerime yaşlar dolmuştu da belli etmeyeyim diye ne yapacağımı şaşırmıştım o an. Şimdi düşününce sanki işaret gibi o benzetişim.
-Rüstem sen niye taksici oldun oğlum? Rahmetli babam okutmak istedi, ikimizde okumadık. Adam kahroldu ama laf dinletemedi. Okusaydın kardeşim, okusaydın da ruh doktoru olsaydın… Bak, taksine binen insanları şıp diye anlıyorsun. Karın aradı beni dün. Üzgün kadın. O programı tekrar tekrar izleyip kadının kız kardeşi ağladıkça ağlıyormuşsun. Evdekiler endişe ediyor senin bu hallerinden. Kader diye bir şey var abicim. Sen bilemezdin. İzleyip durma şu programı.
- Nereye gitti o kadın söylesin biri o zaman abi? Çocukları yetiştirme yurduna verilmiş. Uyuyordu o çocuklar evde, uyandılar anaları yok. Şimdi bir de orda birbirlerinden ayırırlarsa diye düşündükçe aklımı oynatacakmışım gibi geliyor.
- Oğlum, ne bileyim ben. Sonra bak, belki de kadın tövbeler olsun da başkasıyla gitti. Hem sen mi aldın çocukların elinden annelerini. Yok ya sen gerçekten üşüttün oğlum.
- Allah aşkına yapma! O gün çocuklarına nohut pişirecekmiş garibim. Islattığı nohutları gösterdiler ya televizyonda, gördün sen de. Filizlenmişler onları ıslattığı çanakta o kadar bekleyince… Gidecek kadın böyle mi yapar abi. Doğru söylüyorsun, üşütecek gibi oluyorum.
- Bilmiyoruz ki insan aklı bu. Akıl da gider, insan bazen hiç planlamadan da gider. Öyle hükmetti belki kafası. Bunca yıldır o direksiyonu sallamasan neyse, kimler bindi o arabaya be oğlum. Hepsinin ne hikâyesi var, neye giderler, neden giderler nerden bileceksin?
- Kadın evindeki bütün kapıların üzerinden ip geçirmiş, ziller takmış uyuyakalırsa, içi geçerse sesten anlasın diye.  En son karakolun önünde “ Beni öldürdüğünde mi kurtulacağım ondan, bunu mu bekliyorsunuz? ” diye bağırmış. Kaç tane uzaklaştırma çıkarmış, kaç kere ihlal etmiş şerefsiz. Bu kadın çok çekmiş abi. Çok çekmiş. O gün bilmediğim sonradan öğrendiğim onca şey yüzünden ben devam edemiyorum abi. İşbirliği yapmış gibiyim onunla. Kadın aylardır ortada yok. O herif için bir de girmiş eve oturmuş diyorlar. Hatta bazı eşyaları satmış. Uzaklaştırması olan adama bak. Ortalık yerde rahat rahat geziyor, çocuklar kim bilir ne halde? Kız kardeşi geldi buldu beni, yapıştı yakama. Ben devam edemiyorum abi. Kim bilir nerede öldürdü? Nereye gömdü şerefsiz. Belki gömmemiştir bile atmıştır bir yere kurda kuşa yem etmiştir onu. Öldü o kadın. Hem de o gün öldü.
-Rüstem sen delirdin oğlum. Allah yardımcın olsun. Adamı suçlu bulmamış, salıvermişler. Sen tek kişilik karakol olmuşsun, avukat olmuşsun, savcı, hakim olmuşsun.
- Doğru söylüyorsun abi. Ben kendi mahkememde beraat edemiyorum işte.
-Rüstem. Rüstem. Rüstem.
-Abi sen uğraşma benimle. Defalarca konuştuk. Bu böyle konuşulunca düzelecek bir şey değil. Sağ olasın, biliyorum ben senin bana düşkünlüğünü. Bu benim meselem.
-Rüstem.
-Buyur abi. Abi, niye öyle bir tuhaf oldun sen? Rengin sarardı. Hastalandın mı noldu abi? Abi?
- Oğlum.
-Abi dur bir bardak su vereyim. Hay Allah seni de sıktım, bunalttım. Tüh be. Abi sen niye öyle bakıyorsun? Abi niye ağlıyorsun? Konuşuyoruz işte, daha önce de konuştuk ya sinirlerin mi bozuldu anlamadım ki. Ne halt ettim, abi?
- Macide Halam intihar etmedi Rüstem. Onu amcam boğdu öldürdü, sonra astığı ipe geçirdi kafasını. Gördüm oğlum, gördüm. Küçüktüm ben.