Reklam

İlk öykü kitabı yayımlanan Serap Üstün: Karakterlerim hikâyeleriyle geldi

Serap Üstün öykülerindeki hikayeler ile karakterler arasındaki ilişkiyi “Karakterler hikâyeleriyle geldi desem daha doğru olur. Hiçbir öykümde kopuk olmadılar” diye özetliyor

İlk öykü kitabı yayımlanan Serap Üstün: Karakterlerim hikâyeleriyle geldi
04 Nisan 2022 - 10:47
SEVİL İNCE

Serap Üstün’ün ilk öykü kitabı Kayda Değmez Yegâne Kitap ile raflardaki yerini aldı. Üstün ilk kitabı ile duygular arasında bir yolculuğa çıkarıyor bizleri. Üstün aynı zamanda karakterleri ile olaylar arasında kurduğu sahici bağlarla kurmacanın labirentlerinde bir gezinti imkânı sunuyor okurlarına.

Umutlar, sevinçler, hüzünler… Öykülerinizde duygular çok baskın halde. Bunu neye borçluyuz?
Dünyada ve ülkemizde olup bitenlerle günbegün yıpranan sinirlerimize en iyi gelecek şey duygudaşlık diye düşünüyorum. Öykülerimde de ancak duyguların elle tutulduğu bir alan yaratırsam bunun gerçekten yaşamaya değer olacağı inancındayım. Elbette en çok tutunmak istediğim ve ısrarla vurguladığım umut. Karamsar olmak daha kolayı seçmek gibi geliyor bana. Çünkü umut, çabadan ve direnişten doğuyor.

Yine hikâyelerinizde bir direnme ve içinde bulunulan durumlara karşı durma hali var, bunu neye borçluyuz?
Hayatın kendisinde de zıtlıkların dengesi yok mu? Böyle bakınca her karşı duruş aslında yeniden kendine varış gibi. Bunu yapmaya mecburuz. Ta ki aynada gördüğümüzden memnun olana kadar. Her şeye direnebilirsiniz, yeter ki gücünüz olsun, kolunuzu kanadınızı kıranlara boyun eğecek değilsiniz. Bu insan olmaya da aykırı. Hal böyleyken yazıya dökülmemesi tuhaf olurdu. Kurmaca da deneyimlerden beslenerek ayakta duruyor.  

Kitabın ismine de bir değinmek isterim, kayda değmez derken bir boşvermişlik mi var yoksa bilinçli bir görmeme hali mi?
Kesinlikle boş vermişlik değil. Aksine bilinçli bir görme hâli demek daha doğru. Görmemenin içinde bir kaçış var. Oysa ben öykülerimde yüzleşmeleri, sonunda ne olursa olsun cesurca yürünen yolları, çıkılan yokuşları anlatmayı tercih ettim. Kayda değmediğini varsaydığımız her şeyin toplamıyla yüzleşmesek bu yargıya da varamayız bence.

Karakterlerinizi oluştururken onları merkeze mi aldınız yoksa hikayenin yapısına uygun karakterler mi yaratma amacı taşıdınız?
Karakterler hikâyeleriyle geldi desem daha doğru olur. Hiçbir öykümde kopuk olmadılar. Yaratma sürecinde eş zamanlı gittiler. Önce hikâye veya karakter olmadı hiç. İşim kolaydı yani bir bakıma. Onlar zaten yaşıyordu. Ben sadece yazdım.

Hem dünya hem Türkiye çok zor zamanlardan geçti, geçiyor bu öykülerinizi nasıl etkiledi?
Zor zamanlar hep vardı, var ve olmaya da devam edecek. Önemli olan duruşunuz. Zorluklarla nasıl başa çıktığınız veya çıkamadığınız. Örnekse; Türkiye’de yaşayıp zeki ve çok mutlu biri olmanıza olanak yok. Bu yadsınamaz bir gerçek ama edebiyat öyle bir dünya ki size en acı olayları gülmece yoluyla görme şansını da veriyor. Böyle anlattığınızda acı hafiflemiyor, etkisi zayıflamıyor, aksine değişik bir söylem ona kattığı ruhla ders çıkarılabilir bir bedene kavuşuyor.

Bütün öykülerimde toplumsal olaylardan etkilenen kahramanlar yer alıyor. Hepimiz gibi. Sanırım onların da farklı pencerelerden bakmaya ihtiyaçları var. Yazar olarak, o pencereyi onlara aralamak benim görevimdi.