Reklam

Editörler yayınevlerine gelen eserleri nasıl değerlendiriyor?

Edebiyat Atölyesi Dergisi'nin Editöre 4 Soru bölümünde Can Yayınları Yönetici Editörü Cem Alpan, yayınevlerine gelen eserleri nasıl değerlendirdiklerini ve kriterlerini anlattı

Editörler yayınevlerine gelen eserleri nasıl değerlendiriyor?
06 Kasım 2020 - 16:09
Yayınevinize ayda ortalama kaç dosya geliyor? Bunların değerlendirme süreci nasıl oluyor?
Yayınevine her ay yaklaşık 150 ile 200 arası dosya geliyor. Bu dosyalar önce ön elemeden geçiyor. Daha sonra ön elemeyi geçen 15-20 kadar dosya farklı okutmanlara gönderiliyor. Bu okutmanlar arasında yetkin bir yazar da var genç edebiyatçılar da. Farklı bakış açılarına sahip, farklı kuşaklardan kişilerle çalışmaya özen gösteriyoruz, ancak ortak noktaları elbette edebiyat alanında çalışmalar yapmaları. Onların raporların doğrultusunda dosyaları biz de okuyoruz; olumlu yahut çekimser rapor aldığımızda bizler de okuyup yayın kuruluna sunuyoruz ve toplu olarak karar alıyoruz.

Bir yıl içerisinde kaç yeni yazarın kitabını basıyorsunuz?
Başka yayınevlerinden bizim yayınevimize katılmak isteyen ya da bizim teklif götürdüğümüz yazarlar da elbette. Ancak söz konusu edilen ilk dosya ya da en fazla ikinci kitap ise, senede üç, dört kitap diyebiliriz. İkinci kitapları da hesaba katacak olursak geçen sene 5 yeni kitap yayımlamışız. Bu sene içinde ‹‹bir ilk dosya» yayımlayacağız.

Yazar adayının önceki işleri (yazıyla uğraşması, öykülerinin bir yerlerde çıkması vs…) dikkate alınıyor mu?
Açıkçası önemli olan bize teslim edilen dosya. Dosya esas alınıyor. Ancak raporlarda yazarın geçmişine de kısaca değiniliyor tabii. Yazarın geçmişte başarıları varsa elbette hesaba katılır. Ama yine de esas alınan teslim ettiği dosyanın niteliğidir.

Kitabını yayımlatmak isteyen yazar adaylarına ne tavsiye edersiniz?
Önce yazdıkları kendilerinin içine sinmeli tabii; önemli olan bir yazar kimliği edinmek değil eserin kendisi olmalı. Sonrasında, yayınevine göndermeden önce bu konuda güvenilir birilerine okutmalarını ve geri bildirim almalarını tavsiye ederim. Bazen yayınevlerinin kapılarını açmak çok zor olabiliyor ama asla yılmamalı. Geçmişte yazılan birçok başyapıt çekmecelerde kaldı, ama çok sonraları gün yüzüne çıkmalarına karşın dünya edebiyatına yön verdiler. Ayrıca edebiyatın, kültürün, dilin içine doğduğumuz akıldan çıkmamalı: Biz onları değil, onlar bizi belirliyor aslında. Dolayısıyla, geçmişi ve bugünüyle edebiyatı ne kadar çok bilirsek anlatı olanaklarımız da o ölçüde genişler. Bir deneyim, ancak evrenselleşirse, tüm insanlığa ait bir deneyim haline gelebilirse bir anlam ifade edebilir ve başkalarına ulaşabilir. O deneyimi evrenselleştirmek de, yaratıcılık ve elbette cesaret kadar geniş görüşlülük ve hatta nesnellik gerektiriyor. Bunun için edebiyat geleneğimize de dünya edebiyatına da hâkim olmak gerektiğini düşünüyorum. Zira büyük yazarlar da büyük düşünürler gibi, kendilerinden öncekilerin sırtından yükseldiler.