Reklam

Çocuk edebiyatında kurgu-lamak

Çocuk edebiyatında kurgu-lamak
01 Nisan 2021 - 13:42
Mehmet Özçataloğlu
Bir kitap üzerine konuşurken en sık kullandığımız sözcüklerden biri olur kurgu! Çok fazla kullandığımız bu sözcük ne anlama gelir peki? Şu anlama gelir. Olayların sıralanması. Bunu yaparken de neden-sonuç ilişkisi gözetilir. Bununla birlikte kalemi elinde tutan yani yazar kurguyu oluşturmada serbesttir, özgürdür. Zamansal bir sıralamayı tersten de uygulayabilir. Yani önce nedenler, en son da sonuç olacak diye kesin bir kuralı yoktur. Önce sonuç verilip sonra bu sonuca giden nedenler de anlatılabilir. Çocuk edebiyatının değerli isimlerinden Fatih Erdoğan, “kurgunun oluşturulması da yazarın yaratıcı etkinliğinin bir parçası” der. Peki, kurgu nelerden oluşur, bir de ona bakalım. Kurguyu oluşturan unsurları dört başlık altında toplayabiliriz:  
1-Açıklama: Öyküyü aydınlığa kavuşturan, okur zihninde anlaşılmasını sağlayan bilgilerdir. 2-Düğüm: Çözüm gerektiren durum.
3-Zirve: Karakterlerin düğümü çözmeye çabalarken ulaştıkları nokta.
4-Sonuç: Öykünün sonunu toparlayan olaylar dizisidir.

Yine Fatih Erdoğan’ın dediğine dönersek, yazarın yaratıcı etkinliğine göre bu sıralama da değişebilir. Ama mutlaka kurgunun içerisinde bu dört unsur yer alır. Bir öykünün kurgulanması için, bir şeylerin yolunda gitmemesi gerekir. Öyle ya her gün her an aynı rutini yaşatacaksak karakterlere ne anlatabiliriz ki okura! Yetişkin okurlar karaktere öyküdeki diğer her unsurdan daha fazla ilgi duysa da çocuklar karakter odaklı öykülere bu denli ilgi göstermeyebilirler. Ya da sadece karakter odaklı öykülere ilgi göstermeyebilirler. Yanında olayların da meydana gelmesini isterler. Yazar, seçimini iyi yapmışsa çatışma, gerilim ve hareket yaratacak, okurda ilgi uyandıracaktır. Yazar-çizer Elif Yemenici’nin “Pina” adlı aynı zamanda görsel bir şölen olarak tanımlayabileceğimiz kitabını ele alalım. Bu konuda örnekler sonsuzdur. Bu kitap sadece bir örnektir. “Pina” minicik bir evde yaşarmış. Evi sıcaktır, üzerine örttüğü battaniyeler yumuşakmış. Bütün hayatını evine sığdırmış, başka dünyalara ihtiyaç duymazmış. Keşke hiç dışarı çıkmasaymış.” Bu şekilde olursa okura ne anlatılabilir, kurgu nereye kadar sürdürülebilir. İşte burada huzursuzluk, aksaklık, olumsuzluk ortaya çıkar. “Ama bazen de en sevdiği şeyler bitiverirdi. Ah, o zaman da Pina’nın evden çıkması gerekirdi…” Kurgunun akışı burada başlıyor. Birtakım soruları sorma-sordurma, bu sorulara yanıt verme-verdirme zamanı. Evde ne bitti? Pina nereye gidecek? Nasıl gidecek? Giderken kimlerle karşılaşacak? Başına neler gelecek? vs. soruları çoğaltmak mümkün.

Baştaki o rutini bozmasaydık, Pina sıcak evinde oturmaya devam edecek ve bu sorular ortaya çıkmayacaktı. Bu soruları yanıtlamak için bir açıklama gerekiyor ve bu açıklama da öyküyü gerekli kılıyor. Kitapta da bunu görüyoruz zaten. Pina’nın evden çıkma cesaretini gösterebilmesi, yolda ne şekilde yürüdüğü, yürürken gördükleri vs…

“Çocuk Edebiyatına Eleştirel Bakış” adlı kitapta yazarlar şunları dile getiriyorlar. “Karakter incelemesi, tek başına çocuğun ilgisini canlı tutmak için çoğunlukla yetersiz kalır. Ancak çatışma yaşayan öykü kahramanı ve karşı kişinin doğası gereği, karakterler olay örgüsünün vazgeçilmez birer parçasıdır. Öykü düzeni, çocuğun yaşamış olduğu deneyimlere paralelse o zaman çocuğun bu düzeni takip etmesi kolaylaşır. (…) Çatışma, önceden sezdirmelerle hissettirilen biçimde ve kaçınılmaz olarak çözüme ulaşır. Kapalı uçla sona vardırılan eserlerde öykü boyunca ortaya atılan sorular genellikle yanıtlanır. (…) Esas olan şudur ki; bir edebi eser ilgiyi canlı tutabilmeli ve keyif vermelidir. Son söz niyetine de Katherine Rundell’ın “Neden Çocuk Kitapları Okumalıyız” adlı kitabından şu satırlara yer vermek isterim. Çok çok önemsediğimi ifade ederek: “Çocuk kitapları toplumun politik ya da ekonomik gücü olmayan bir kesimi için yazılır. Parası olmayan, oy kullanmayan, sermayenin ya da emeğin veya devlet kurumlarının üzerinde kontrol gücü bulunmayan ve her türlü tehlikeye açık olduklarını bilerek yönünü bulmaya çalışan insanlar. Aynı şekilde iş hayatının getirdiği zorunlulukları henüz üstlenmemiş, kendi önyargılarını başkalarına dayatma ve için için kendini yiyip bitirme becerileriyle henüz donanmamış insanlar. Ve kendi kendimize ne söylersek söyleyelim, biz yetişkinler de hayatta pek çok kere çaresiz kaldığımızdan, ne zaman bir şeye sil baştan başlamamız gerekse, elde avuçta ne kaldığını hatırlamak için çocuk kitaplarına dönmeliyiz.”

*Çocuklar İçin Yazmak, Fatih Erdoğan, Binbir Kitap, 2019.
*Çocuk Edebiyatına Eleştirel Bakış, Lukens-Smith-Coffel, Çev.Cenk Pamay, Erdem Yayınları, 2018.
*Neden Çocuk Kitapları Okumalıyız, Katherine Rundell, Çev.Şiirsel Taş, Domingo Yayınları, 2020.
*Pina, Elif Yemenici, Redhouse Kidz Yayınları, 2020.