Reklam

Avuçlarımda Toprak Kokusu

Erdi Akbulut Bilir misin ben en çok toprak kokmayan insanlardan korkarım çocuğum

Avuçlarımda Toprak Kokusu
13 Eylül 2020 - 15:14

Erdi Akbulut


Bilir misin ben en çok toprak kokmayan insanlardan korkarım çocuğum. Elleri toprak kokmayan insanlardan. 

Bunca yıl yaşadım belki de öğrendiğim tek şey budur hayattan. Zaten tüm dersleri kaçırdım, bir ikisi hariç hepsi boktandı. Her sene sonu yalvarmalar yakarmalar, tövbeler ve namazlar...
Eh bu zamana kadar bir şekilde kaldık hayatta, yaşadık işte yaşamaksa. 
Ama tabi isyana da lüzum yok. Çok şey öğrendiğim de oldu. Sardunya mesela, şubat soğuğunda dikilir. Zambak ise sonbaharda. Sen bunları iyi öğrendin çoçuğum, binlerce insan hiç dokunmamışken toprağa sen bunları iyi öğrendin. Belki zamanı bile değildi ama öğrendin. Aslına bakarsan hayat dediğimiz şey de bu değil mi zaten? Bize istemeden öğretilen her şey. Engel olamadığımız her şey değil mi hayat? Bu yüzden dedim ya sen bunları iyi öğrendin diye. 

Şans mı, değil mi bilmem. Eh benim de bilmediğim şeyler var sonuçta ufaklık. Bakarsın bir toprak yeşertir umutlarını, bakarsın en sevdiğini gömüvermişsin umutlarınla beraber o toprağa. Hıyar gibi bir dünya işte çocuğum. Ben bu yüzden korkarım. Hayatı boyunca ceplerinde bir avuç toprak taşımayanlar bunu anlamaz. Bu yüzden içimi açıyorum ya sana. Sen anlarsın. Bilirsin ne yapman gerektiğini, üstelik öyle boy boy öğütlere gerek kalmadan. Kalbine mezarlık dikme çocuğum, avuçlarında çiçekler yetiştir. Bunu da gereksiz öğüt olarak sula gitsin.

Büyümenin yaşlanmakla alakası yok aslında biliyor musun? Mesela ben yedi yaşında kocaman bir adamdım. Şimdi otuzumda seninle aynı yaştayız. Baksana dertleşiyoruz. Sen de benim gibi pek konuşmayı sevmiyorsun ama güzel dinliyorsun. Bak bu da var öğrendiklerim arasında. Sessizce dinleyenler gürültülü anlatanlardan daha dertlidir. Yani içinden ne anlatıyorsun be adam, benim canım acıyor dersen anlarım. Ama acısın çocuğum. Acısın ki tırnaklarımızın arasındaki toprakları çıkarmaya fırsat bulamayalım.
Hayat çocuğum, hayat gizli bir hazine gibi bir yerlerde saklı. Kazarak bulmaya çalıştıkça yarattığın boşluklara sevdiklerini koyacaksın. Sonrası saatlerce kendi kendine konuşmak. Hasta diyecekler sana, işlerin yolunda gitmeyecek. Gitmedikçe büyüyeceksin. Fakat içinde yalnızlığın garip huzuru. Bu huzur seni yorduğu zaman bitecek her şey. Elinde kalan tek şeyi kaybetmişçesine fırlatarak küreği bağdaş kurup oturacaksın gölgesiz toprağına. İşte o zaman sakın ağlama, ağladıkça çıplak ayaklarınla sen de batacaksın.

Ceplerin çocuğum, ceplerin toprakla dolup bir avuca daha yer kalmadığında beni daha iyi anlayacaksın. En az kimsenin seni anlamadığı kadar.