Reklam

ÖYKÜ/Dış çekim 

ÖYKÜ/Dış çekim 
16 Nisan 2021 - 16:04
Kadriye Tatlıdil
Çocuklar okuldan çıkmış, evlerine dönüyordu. Okul soğuk, kasabanın sokaklarıysa panayır şenliğini müjdeliyordu. Anlatıldıkça çoğalıyor, dinlendikçe yankılanıyordu her birinin hikâyesi.
Ali, kahve önünde uyuklayan yaşlı adama taş atıyor. Meraklıydı, zarar vermekten hoşlanıyordu. Yaşlı Adam anlamıyordu ama. Az önce ölü gibi uyuduğunun farkında değildi. Saffet kamyonla keçi taşıyor bu sırada. Sevgiyle kucaklıyordu her birini. Panayırda yemek üzere, keçileri kesip, pişiriyorlardı. Saffet üzülerek bakıyordu her birine. Sonra, dönme dolapta sallananları seyrediyor. Hayranlıkla, uzun uzun bakıyor kutucuklara.
Asiye ve Ali suya taş atıp halka yapıyorlar. Halkaları hayranlıkla seyrediyorlar onlar da. Leylekler geçiyor törenle. İkisi de leyleklere bakarken “Hayret,” diyorlar. İkisinin içinde farklı ünlüyor hayret.
Çitten atlıyorlar. Vardıkları yer mezarlık. Asiye, bir mezarın başında yetişen erik ağacının yanında. Kütürdeterek yiyor meyveyi.
                        Ali: Mezarlıkta erik yenir mi?
Bilmek istiyor yanıtını, ablasına güveniyor.
                        Asiye: Sen yeme!
İkisi beraber erik yiyor, dünya tamamen dışarıda.
                        Asiye: Mezara basmasana!
                        Ali: Mezar taşının üstünde ne yazıyor?
Bilmediği sorular büyüyor mezarlıkta. “Bilmem!” diyor Asiye. İlgisiz.
                        Ali: Mezar taşına kiremit sürünce daha iyi okunuyor.
Bir ses duyuyorlar. Bir kıpırtı. Ağaca bağlı eşeğin sesi olduğunu anlıyorlar. Yaklaşıyorlar ona. Birkaç adım mesafe var aralarında. Ali eşeğin gözlerine dikkatle bakıyor. Onun gözündeki çaresizliği, hüznü görüyor. Eşeğe, eriğin çekirdeğini atıyor.
Bir karga gaklıyor. Panayıra doğru uzuyor sesi.
Orada, Saffet oyuncaklara biniyor. Mutlu şimdi.
Saffet bir adamla dondurma yiyor. Keyifli.
Saffet toprağın üstüne yatıyor. Hayal mi bu?
Tahterevalli kendi kendine yükselip alçalıyor. 
Asiye ve Ali ise kaplumbağa görüyor. Ali, “Kaplumbağanın kabuğu kırılır mı?” diyor. İşte, bir bilmece daha. Ablam bilir, diyor içinden.
Asiye: Üstünden araba geçse kabuğu kırılmaz. Kaplumbağayı ters çevirirsen ölür. 
Ali kaplumbağa vuruyor. Onun başını çıkarmasını istiyor.
                        Ali: Bu kaplumbağanın kabuğu sertmiş hakikaten. Başını niye çıkarmıyor?
                        Asiye: Sesiz, hareketsiz durursan kafasını çıkarır.
Asiye bir papatya koparıyor, ona bakarken ergenlik hayalleri kuruyor.
Uzaktan bir yerden tüfek sesi duyuluyor.
İkisi de toparlanıyor. Ali bir anda geriye dönüp kaplumbağayı ters çeviriyor. Akan suya bakıp, kaplumbağanın başını ve ayağını çıkarıp can çekişini seyrediyor.
Fırtına yaklaşıyor. Sesini, toprağı tozutan kokusunu duyuyorlar. Saffet bir kahvede alıyor soluğu. Gazetedeki bulmacaya, demli çaya, kasabanın akşamüstü yalnızlığına kapanıyor. Çocuklar eve koşuyor. Rüzgârda sallanan başakların üstünden gidiyorlar. Yılan korkusundan, bir de mısırlara zarar vermemek için tarlada çapraz adımlarla yürüyorlar.
*Kadriye Tatlıdil, Dış çekim öyküsünü Nuri Bilge Ceylan'ın Kasaba filminden yola çıkarak yazdı.