Reklam

Baykuşun gözünden

Baykuşun gözünden
18 Şubat 2022 - 12:37
Negihan Çakır

-Bir çocuk hayal kurduğunda o ülkede bir fidan yetişirmiş.
-Bir hayal için bir fidan mı?
-Evet,  böylelikle fidanlar çoğaldıkça o ülke bir ormana dönüşmüş
-Ben yeşil rengi çok severim abla.
                                       …
Bir o yana bir bu yana döndü; Bir türlü uyku tutmadı ihtiyarı. Saatine baktı durdu. Saniyeler geriye doğru sayıyordu sanki. Karnı guruldadı bir an. Uyandırıp papatya çayı istedi Nevriye hanımdan. Sobada kaynayan papatya kokusu kırlaşmış uzun sakallarına sindi. Örgü takkesini taktı. Kafası ısınınca düşünceler de buharlaşıp giderdi belki. Ufaktan esnemeye başlayınca demir karyolaya Nevriye hanımın yanına uzandı. Uykuya dalması çok sürmedi. Rüyasında kısıktan yankılanan bir ses duydu:
-Bu köyden bir genç kız,  bir genç kız, köyün adını tüm ülkeye duyuracak, tüm ülkeye…
Sabah olup da abdest alırken kırık aynada toparlak etli yüzüne baktığında bir an rüyasını hatırladı. Alelacele namazını kılıp kahvenin yolunu tuttu. Oradaki tüm köylüye rüyasını anlattı heyecanla.

-
Köyümüz meşhur mu olacak?
-
Nasıl olacak?
-
Kim yapacak?
-
Hem de bir kız duyuracak!

Sevinçten o gün herkes Hüsnü dayıya çay kahve ısmarlamak için birbiriyle yarıştı. Daha az kağıt oynandı daha çok hayal kuruldu. Evinde kızı olan her erkek onu ünlü bir doktor, mühendis hatta siyasetçi olarak hayal etti.  Kızların eğitimine daha bir düşüldü bir süre.
Seneler geçti köyden 2 öğretmen,1 avukat,1 de doktor kız çıktı.  Öğretmenlerden biri yakın bir ilçeye atandı. Diğeri ise atanamayıp köyde kaldı. Bu cılız kız memuriyet sınavına hazırlanırken sabah erken gece geç vakit dememiş senelerce, kumral saçlarının neredeyse yarısı beyazlayana kadar çalışmıştı, ama nafile. Sonunda Narin öğretmen memuriyet hayalinden vazgeçip köyde okuma yazma bilmeyen gençlere ders vermeye karar verdi. Kullanılmayan eski bir taş evin duvarını, tavanını köylünün de yardımıyla düzelttiler.  Köyde konu komşunun marangozluk işlerini yapan Halit ile beraber ormanda buldukları keresteleri kesip çivileyip renk renk boyadılar. Sıralar, öğretmen masası ve sınıf tahtası da böylece tamamlanmıştı.
 Bu sıralarda kahvede Hüsnü Dayı’nın rüyasının boşa çıktığı konuşuluyordu. Hüsnü Dayı da köylüyü ümitlendirip günaha girdiği için boyna tövbe namazı kılar olmuştu.
Narin öğretmen sıraları renk renk boyarken internette gördüğü mandala resimlerinden çizdi birkaç tanesinin üst köşesine. Dersler başlayınca okuma yazma öğrenmeye gelen gençler bu resimlere baktı kaldı. Narin öğretmen hafta sonları bu binanın ön tarafına da rengarenk iki baykuş resmi çizdi. Taş duvarın üzerinde mavili, sarılı, pembeli baykuşlara güneş de vurunca doyumsuz güzellikte görünüyorlardı. Köylüyü şehirden görmeye gelen birkaç akraba bu resmin önünde fotoğraf çektirip sosyal medyada paylaştılar. Narin öğretmen bir yandan 18’ini geçmiş gençlere okuma yazma öğretiyor bir yandan da boyaları kaptığı gibi köydeki evlerin duvarlarını hayalindeki resimlerle renklendiriyordu. Masalsı bir yola dönüşmüştü köyün sokakları. Her resmin altına köyün ismini yazmaya da başlamıştı. Her geçen gün bu resimleri görmek, köyün sokaklarındaki bu renk cümbüşünün içinde kaybolmak için gelenlerin sayısı artıyordu. Meydana yeni işyerleri, turistik mekanlar açılmıştı. Hüsnü Dayı tövbe namazı kılmayı, köylüler rüya hakkında abuk sabuk konuşmayı bıraktılar.
             …
-O ülkede benim de fidanım olur mu ki abla?
-Sadece gözünü kapat ve hisset, hayallerin orda bir orman olur…