Reklam

Edebiyat Tarihinden… Modern Edebiyat ve Mrs. Dalloway

Edebiyat Tarihinden… Modern Edebiyat ve Mrs. Dalloway
03 Kasım 2021 - 11:29
Rıfat Kırcı 
Modernizm, bir yanıyla da gelenekten kopuşu simgeler. Medeniyetler ve yaratılan kültürün yıprandığını varsayar. Fikirsel bir atılım vardır. 19’uncu yüzyılın sonlarında da artık edebiyatta ve sanatta geleneksel anlayışın terk edilmeye başlandığını, farklı tekniklerin, anlatım yöntemlerinin ortaya çıktığını görürüz. Virginia Woolf da geleneksel edebiyat anlatısının dışına çıkan ve yeni edebiyatı üreten güçlü isimlerdendir. Daha önce denenmemiş teknikleri kullanır. Özellikle de bilinç akışı tekniğinde başarılıdır. Biz de bu yazımızda modern edebiyatın kurucularından sayabileceğimiz Virginia Woolf’un bilinç akışı tekniğinin güçlü örneğini verdiği Mrs. Dalloway üzerine daha doğrusu Septimus Warren Smith karakterinin romandaki işlevi üzerine tartışacağız. Virginia Woolf’un yaşadığı dönemi düşünecek olursak, modernizm derinden yarattığı kırılmayla sarsıyor, insanlığın inşa ettiği yapılar çatlaklar veriyor ve yavaş yavaş dökülüyordu. Medeniyetlerin geldiği noktada iki büyük dünya savaşından ilkine tanıklık eden Wirginia Woolf’un eserlerine bu yıkım sızdı. Mrs. Dalloway’de bundan payını aldı. Romana yukarıdan baktığımızda Clarissa Dalloway’in herkesin memnun kalacağı bir ev partisi verme çabası içerisinde olduğunu ancak benliğiyle olduğu kişi arasında nasıl karşı karşıya kaldığını görürüz. Belleği Dalloway’i sürekli, geçmişiyle ve hayatını nasıl rasyonel şekilde kurduğuyla yüzleştirmektedir. Aşık olmadığı bir erkekle saygı ve saygıdan gelen bir sevgi üzerine kurduğu evlilik yaşamaktadır. Aşık olduğu eski sevgilisi ise zihninin köşelerinde dolanır durur. Clarissa, mantıklı olanı yapmıştır. Ancak aklının onu getirdiği yerle ilgili şüpheleri vardır. Düzenleyeceği partiye katılan siyasilerin varlığı nedeniyle endişelidir. Konuklarını memnun etme ve bu topluluk içerisinde saygı duyulacağı bir pozisyon tutma çabasındadır. O Clarissa yerine Mrs. Dalloway olduğu için yapması gerekeni uygular, samimi arkadaşlarını bırakıp toplumsal düzenin inşasında önemli rol oynayan siyasilerle ilgilenmek zorundadır. Partiyle, kurduğu hayat arasındaki bağlantı buradadır. Clarissa hayatını toplumsal koşullarına göre kurarak Mrs. Dalloway olmuş, partide ise durması gereken noktayı kaçırmamıştır. Dünyanın gördüğü ilk büyük savaşın izlerini taşıyan Septumus Warren ise Clarissa’nın partisini bozacak kişidir. İnsanlığın gördüğü en büyük savaşın izlerini taşır Warren. Savaşta dostunun ölümüne tanık olmuştur. Travmaları kendisini bırakmaz. Hastadır. Savaş genç bir insanı krize sürüklemiştir. Warren insanlığın geldiği noktadır. Dışarıdan bakıldığında bütün ancak içerisinde parçalanmalar yaşayan ve yıpranmış.

Ama güzelliğinin önüne bir duvar çekilmişti Septimus’un, tat alma duyusu bile (Lucrezia dondurmaya, çikolataya, tatlı şeylere bayılırdı) kalmamıştı. Bardağını küçük mermer masaya bırakırdı.Sokaktan geçenleri gözlerdi; mutlu görünüyorlardı, sokağın ortasında birikiyor, bağırıyor, gülüyor, hiç yüzünden kavga çıkarıyorlardı. Ne var ki, Septimus tat alamıyordu, duygusuzlaşmıştı. Çayevinde masaların, gevezelik eden garsonların arasında her zamanki korku gelip çöreklenirdi yüreğine- duyularını yitirmişti. Sağduyusu çalışıyprdu çalışmasına; sözgelimi Dante’yi okuyabiliyordu kolaylıkla (“Septimus, n’olur bırak şu kitabı,” derdi karısı, Inferno’yu usulca kapayarak), toplama yapabiliyordu; beyninde en küçük bir aksaklık yoktu; demek dünyadaydı suç- yani duygularını yitirişinin suçu. (Woolf, VIRGINIA İletişim Yayınları 15. Baskı 2010, İstanbul s. 89-90)
Woolf insanlığın geldiği noktayı Septimus ile bu şekilde çiziyor romanında. Duygularını yitirmesinin nedeninin dünya olduğunu düşündürmektedir Septimus’a.
Clarissa da savaşı başka boyutuyla yaşamaktadır. Toplumsal konumuna göre yaptığı tercihler onu benliğiyle, geride bıraktığı Clarissa’yla çatışmaya girmesine neden olmaktadır. Septimus kanlı bir savaşa sürüklenerek dönüşümünü yaşarken Clarissa toplumsal şartların onun benliğini yok etme aşamasına getirmesiyle yaşamaktadır. Clarissa’nın özen gösterdiği ve sorunsuz olması için uğraştığı partinin ortasına Septimus’un intihar haberi düşmesi aslında iki hayat arasındaki bağlantıyı göstermektedir. Septimus kendi evinin balkonundan atlasa da aslında cesedi, onun ölüm haberinin partiye gelmesi ile birlikte Clarissa’nın evine düşmüştür. İntihar, partinin önüne geçmiştir. Bütün çaba heba olmuş, Septimus’un yarattığı sarsıntı sadece partiyi değil Clarissa’nın düşüncelerinde de bazı taşları yerinden oynatmıştır.