Reklam

John Steinbeck'ten yazar adaylarına yönelik öneriler

John Steinbeck'ten yazar adaylarına yönelik öneriler
12 Kasım 2021 - 10:58
Bir şeyler yazmak istiyorum diyenler için yazı yazmak ilk başta büyük bir hevesle başlanan eylem olsa da bunun devamını getirmek oldukça güç. Yazmak üzerine sözler öykü yazmak üzerine tavsiyeler bu yolda yazar adayları için oldukça kritik araçlar. Yine yazarların yazmak hakkındaki düşünceleri de yazar adayları için ilk bakılacak kaynaklardan. Roman yazmak için tavsiyelerden yazı yazmak için yapılan önerilere kadar yazar adayları bu labirentte gezinip dururlar. Biz de edebiyat denince akla gelen ilk isimlerden olan John Steinbeck’in tavsiyelerinin yer aldığı mektubunu sizlerle paylaşıyoruz.  İşte John Steinbeck’in 1963 yılında, yazarlığa başlayanlar için kaleme aldığı yazı…
Sevgili yazar,
Stanford’daki hikâye yazma kursuna katılmamın üstünden çok uzun zaman geçmesine rağmen, o zamanki tecrübelerimi çok iyi hatırlıyorum. Gözlerim parlıyordu ve güzel hikâye yazmanın gizli formülünü öğrenmek için kendimi hazırlamıştım. Bu yanılsama çok kısa sürdü. Bize söylenene göre iyi bir hikâye yazmak için sadece bir yol vardı: O da iyi bir hikâye yazmak. Hikâyenin nasıl yazıldığını görmenin dışında, iyi bir hikâye yazmak ancak yazıldıktan sonra anlaşılabilir. Bize söylediklerine göre hikâye yazmak en zor biçimdi, bu iddialarına ispat olarak da dünyada çok az güzel hikâye olmasını gösteriyorlardı.
 Bize söylenen ilk kural çok basitti: Etkileyici bir hikâye, yazardan okura bir şeyler iletmeli ve bu iletilenler, hikâyenin mükemmelliğinin ölçütü olmalıydı. Bunun dışında bir kural yoktu. Bir hikâye etkileyici olduğu sürece herhangi bir şey hakkında olabilir ve herhangi bir tekniği ya da anlamı içerebilir. Bu kuralın bir alt başlığı olarak, bir yazarın ne söylemek istediğini yani ne hakkında konuştuğunu bilmesi gereklidir. Örnek olarak, hikâyemizin özünü bir cümleye indirgemeye çalışırken onu üç-altı ya da 10 bin kelimeye kadar genişletebilecek kadar iyi bilmeliyiz. Hikâye yazmanın gizli formülü, gizli içeriği budur. Bundan fazlası yoktu, biz yazarlık yolunda artık yalnızdık. Bazı  kötü hikâyelerin içine atılmalıydık. Eğer mükemmelliğin tüm sırlarını keşfetmeyi umsaydım, benim çabama verilen notlar bana gerçekleri gösterirdi. Ve eğer adaletsiz bir şekilde eleştirildiğimi hissetseydim, yıllarca editörlerin takdirleri benim değil hocaların tarafını tutardı. Okulda yazdığım hikâyelerin düşük notları yayınevlerince yüzlerce defa reddedilen hikâyelerimde yankılandı. Bu adil gözükmüyordu. İyi bir hikâye okuyabiliyordum hatta onun nasıl yazıldığını biliyordum. Niçin ben böyle bir hikâye yazamıyordum?  Belki de iki hikâye birbirine benzemeye cesaret edemediği için okuduğum güzel hikâye gibi yazamıyordum. Yıllar geçtikçe, birçok mükemmel hikâye yazdım ve şansımı deneyip onları yazdığım dışında onların nasıl yazıldığını hâlâ bilmiyorum.


 Eğer hikâye yazmada bir tılsım varsa ve ben bu tılsımın var olduğuna inansam bile hiç kimse bunu kuşaktan kuşağa aktaracak bir reçete haline getiremez. Formül, sadece yazarın önemli bulduğu şeyleri okura iletme dürtüsünde gizlidir. Eğer yazar bu dürtüye sahipse bunu iletecek bir yol bulur. Bir hikâyeyi iyi yapan mükemmelliği ya da bir hikâyeyi kötü yapan hataları algılamalısınız. Aslında kötü hikâye dediğimiz, etkisiz olan hikâyedir.
Yazdıktan sonra bir hikâyeyi değerlendirmek çok zor değildir, fakat yıllar geçse de bir hikâyeye başlamak beni ölüm fikri kadar korkutur. Korkmuyorum diyen yazar mutludur, fakat  vasat olduğunun ve iyi bir hikâye yazmaktan çok uzakta olduğunun farkında değildir. Bana söylenen tavsiyelerin birazını hatırlıyorum. Bu tavsiyeler, aşırı heyecanlı ve bereketli yirmili yaşların coşkunluğunu hissettiğim ve tüm dünyanın yazar olmaya çalıştığına inandığım zamanlardaydı.

Bana söylenen şey: “İyi bir hikâye yazmak çok uzun zaman alacak ve hiç para kazanamayacaksın. Avrupa’ya gitmen senin için daha iyi olabilir.” “Niçin?” dedim. “Çünkü Avrupa’da fakirlik şansızlıktır fakat Amerika’da fakirlik utanç verici bir şeydir. Fakirliğin utancına katlanıp katlanamayacağını merak ediyorum.” Depresyona girmek çok uzun zaman almadı. O zaman herkes fakirdi ve çok fazla da utanılacak bir şey değildi. Ve fakirliğe katlanıp katlanamadığımı asla bilemeyeceğim. Fakat hocamın bir konuda haklı olduğuna eminim. Yazar olmak gerçekten çok uzun zaman aldı ve hâlâ devam ediyor.
Kaynak: rjgeib.com, Çeviri: Barış Berhem Acar- edebiyathaber.net