Reklam

Mersin Edebiyat Gönüllüleri'nden etkinlik

Mersin Edebiyat Gönüllüleri, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü çerçevesinde ünlü karikatürist ve adli tıp uzmanı ‘ Halis Dokgöz Karikatürleriyle Kadın ve Şiddet’ adlı imza ve söyleşi düzenledi.  

Mersin Edebiyat Gönüllüleri'nden etkinlik
29 Kasım 2021 - 12:33
Karikatürleri Türkiye dışında aralarında Almanya, Fransa, Belçika, Norveç, Çin gibi ülkelerde de yayımlanan ünlü karikatürist ve adli tıp uzmanı Prof. Dr. Halis Dokgöz ile imza ve söyleşi saat:18.30’da Sokak Kitabevi Kafe’de yapıldı.  Etkinliğin kolaylaştırıcılığını yürüten Mithat Delioğlu, Eğitim Gönüllüleri Mersin üzerine kısa bilgi verdi. Ardından Eğitim Gönüllüleri Mersin oluşumundan Ali Yedigöz şiirler okudu. Büyük ilgi gösterilen söyleşiden sonra soru-cevap bölümüne geçildi.  Söyleşinin başında, herkesin her konuyu özgürce, bildiği kadarıyla karşı tarafın da anlayacağı dille anlatması gerektiğini, sorununu ortaya koyması gerektiğini belirten Prof. Dr. Halis Dokgöz; O nedenle bu konuda (kadın ve şiddet) cinsiyetçi bir yaklaşım sergilemeyeceğini belirtti ve sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Kadın konusunda konuşabilirim. Çünkü bu anlamda çalışıyorum adli tıp alanında. Kadına yönelik şiddet, adli tıbbın temel konularından biri çünkü. Ve şiddet konusunda da konuşabileceğimi düşünüyorum. Tabi soru yanıt yapalım. Böyle didaktik olmasın. Kadına yönelik şiddetle ilgili verilerimiz var. İstatistiksel verilerle gelebilirdim buraya. Ama onu tercih etmedim. O zaman çok didaktik olurdu.  Ben şöyle bakıyorum olaya: Toplumun yaşadığımız noktasından çocuklar, kadınlar, yaşlılar, engelliler, hayvanlar hatta bitkiler; insanlar tarafından, erkekler tarafından… Hani bu erk’ek diyorum ben buna. Yani iktidarı, gücü elinde bulunduran herhangi odaksa, atıyorum Edebiyat atölyesi Dergisi’nden arkadaşlar bir erk kurabilir. Ben kendi alanımda bir erk kurabilirim. Bu erk’ in, gücün iktidar alanlarının bir güç kullanım alanları oluşuyor. Ve maalesef bahsettiğim gruplar en fazla istismara uğrayan, şiddete uğrayan grubu oluşturuyor. Kadınlar da bundan kendine düşen payı alıyor.(…)  Özellikle benim yoğun çalıştığım bir alan var adli tıpta. Çocuk hakları, çocuk istismarı, çocuğa yönelik şiddet. Yoğun çalıştığım bir alan. Kadın da çalıştığım bir alan. Medyaya yansıyan şiddet haberleri aysbergin görünen yüzü sadece.

Prof. Dr. Halis Dokgöz, şiddetin daha görünür olmasını şu şekilde açıkladı: ‘’Kişiler daha çok yargıya başvuruyor, daha çok haklarını arıyor. ’’me too’’ diye bir hareket başladı mesela twitter ve sosyal medya üzerinden. Herkes birbirini ihbar etmeye başladı bu biraz kelebek etkisi gibi düşünün. Bu tepki artarak sürer. Bizdeki çocuk cinsel istismarı olsun, cinsel şiddet olsun artıştan çok farkına varmaya başladık. Medya haber yapmaya başladı. Görünür oldu. Ama şu noktada haklısınız. Şiddetin boyutu arttı. Yani kadına yönelik ölümle sonuçlanan şiddeti biz bu kadar görmüyorduk. Artık her gün ortalama bir kadın ölüyor. Bu abartı değil. TÜİK’ in verilerinde bile 250 çıkıyor. Siz bunun daha fazla olduğunu tahmin edebilirsiniz. Şiddetin boyutu arttı. Çünkü biz eğer şiddeti önlemezsek, çözmeye çalışmazsak -şiddet öyle bir kısırdöngüdür ki- şiddetini artırarak eylemler sürüyor. Cinsel istismarda da öyle, fiziksel şiddette böyle, duygusal şiddette de. O kısırdöngüyü kırmadığınız zaman, kesmediğiniz zaman boyut değiştiriyor, şekli artıyor. Belki görünür olmasının sebebi de o diye düşünüyorum.  

Dokgöz’ün ‘’Ne yapmalıyız?’’ sorusuna cevabıysa şöyle oldu: ‘’Bu soruyu hepimiz sormalıyız. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Hukuk devletiysek o zaman hukuksal kuralları uygulayacağız. Kuralları uygularsak sıkıntıları çözme noktasında sorun yaşayacağımızı düşünmüyorum. Şunu demek istiyorum: (…) Bizim 2005’te değişen Türk Ceza Kanunu’ nda maddelerin ağırlıkları hiç düşük değil. Yani kişilerin Ceza alma oranları hiç düşük değil sanılanın aksine. Biz, ceza yargı sistemini uygulamada sorunlar yaşıyoruz. Örneğin geçenlerde bir belgesel izledik. Norveç’te 20 yıl ceza alan birinin rehabilitasyonunu anlatıyor.  O adam 20 yıl ceza aldığı zaman 20 yıl yatacağını biliyor. Ve 20 yıl o hapishanede yatıyor. Hem çalışıyor, üretiyor hapishanede yatarken hem kendini geliştiriyor vs.  Bizim ülkemizde ne oluyor? Bizim ülkemizde bir kişi 20 yıl ceza aldığı zaman  -bir gazeteci olarak sorarsanız-  şunu söyler: 20 yıl ceza aldım ama... (Ama fakat ancak, biliyorsunuz önemli şey.)  Adam cinsel istismardan ceza almış, Yatarım 12 yıl diyor maksimum. Sonra indirimler var. TCK 61. Madde. Diyor ki işte kravat taktım, geçmişimde sabıkam yok, sicilim temiz. Oradan indirim aldım. Mahkeme heyetine karşı, avukatımla ilişkilerim falan… Bir bakıyorsunuz adamın cezası çöp olmuş.   Sonra bir de aflar var. Rahşan Affı, şu affı, bu affı… Adam bir bakıyorsunuz üç beş yıl yatıyor. Toplumda o zaman şöyle bir algı oluşuyor: Cezasızlık, normalleştirme, sıradanlaştırma. Eğer biz travmaları, suçları, cezasızlaştırma, normalleştirme, sıradanlaştırma ile karşılaşırsak toplumda algı ‘Nasıl olsa ceza almıyor.’ a dönüşür. O zaman şiddet de artar. Şu andaki yaşadığımız süreç benim anlattığım tamamen bu. ‘’Çizdiğim karikatürler komik, güldürücü karikatürler değil; sorunlara dayanan, çözüm üreten, sorgulayan karikatürler...’’  

Prof. Dr. Halis Dokgöz, karikatürleri ile ilgili bir soru üzerine de şunları söyledi: ‘’Ben adli tıp alanında çalışırken hep yaptığım işin o kişinin son hakları olduğunu düşünerek üretiyorum, yapıyorum. Karikatürün de bunu beslediğini düşünüyorum ama karikatürlerimde adli temalar ağırlıklı çizmiyorum. Yani soruyorlar, siz yoğun bir alanda çalışıyorsunuz, adli tıpta çalışıyorsunuz. Şiddet var, ölüm var, şu var bu var… Karikatürü rahatlamak için mi çiziyorsunuz gibi bir yaklaşım var. Ben karikatürü de aynen adli tıp gibi toplumsal sorumluluğun parçası olarak görüp çiziyorum. Onun için de çizdiğim karikatürler komik, güldürücü karikatürler değil; sorunlara dayanan, çözüm üreten, sorgulayan karikatürler.’’   Prof. Dr. Halis Dokgöz’ün kitaplarını imzalaması ile etkinlik sona erdi.

Halis Dokgöz kimdir?
Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı’nda öğretim üyesi olarak çalışmakta olan Profesör Doktor Halis Dokgöz, halen BirGün Gazetesinde çizmekte ve 221B Polisiye Kültür Dergisi ve Episode Sinema-Dizi Kültürü Dergisi’nde yazmaktadır.    Güneşin Girmediği Yere(1989), Çizgisel (2010), Metafor (2019),ve Karikatürlerle Çocuk Hakları Sözleşmesi (2020) adlı kitapları  “Çocuk Hakları” ile “Karikatür ve Kadın” konulu uluslararası katılımlı karikatür kitapları yayınlandı.