Hasan Güneş'ten "Bir Akademisyenin Yabancılaşma Serüveni"
Akademisyen Hasan Güneş’in, “Bir Akademisyenin Yabancılaşma Serüveni” adlı otobiyografik kitabında, liyakatsizliğin, keyfi tutumların, ayrımcılığın izleri okuyucuyla buluşuyor.
Liyakatsızlık hemen her kurumda yakıcı bir sorun, söz konusu üniversite kısaca akademi olunca nesillere siyaret ettiği için bedeli çok daha ağır oluyor. Akademi dünyasında liyakatsızlık çeşitli yazın türleriyle dile getiriliyor. “Anılar” bu yayın türleri içerisinde ağırlıklı bir yere sahip. Otobiyografi ise akademisyenlerin genellikle uzak durduğu bir yazın türü. Her ne kadar “öznel anlatım” barındırsa da sorunların ortaya konmasında çok önemli olabiliyor.
Akademi dünyasının içinden gelen Hasan Güneş, “Bir Akademisyenin Yabancılaşma Serüveni” adlı otobiyografik kitabında “el yakan” konulara el atıyor. Liyakatsız yöneticilerin, keyfi tutumlarını standart hale getirmeleri, uyguladıkları ayrımcılık, yürüyen işleri sekteye uğratma becerileri – belki de liyakatlı olduklar tek konu- yazarın kendi yaşamından kesitlerle anlatılıyor.
Yöneticilerin yaptığı kötü muameleler okurun sabır taşını çatlatıyor! Ancak her ne kadar ödenmiş bedeller olsada, yılmadan mücadele eden bir akademisyenin mücadele azmi önemli mesajlar içeriyor. Akademiden yazarlığı evriliş hikayeseni ustalıkla aktaran Hasan Güneş’in, “Bir Akademisyenin Yabancılaşma Serüveni” adlı Sentez Yayıncılık etiketiyle yayımlanan kitabınde akademi dünyasında özgün eser ve düşünceleriyle önemli yere sahip hocaların görüşleri de yer alıyor.
O görüşlerden bazıları şöyle:
Prof. Dr. Aytaç Açıkalın: Yaşamak kolay da yaşanmışı tanımlamak, anlatmak, hissettirmek, inandırmak zordur. Hasan Güneş bunu başarmış bence.
Prof. Dr. Veysel Sönmez: Bu anılar üniversite yönetiminin ne denli bilimsel ve insani anlayıştan yoksun olduğunu ortaya koyuyor. Genellikle o mevkiyi hak etmeyen yöneticiler kendi güçsüzlüklerini, ezilmişliklerini, yönetime geçince kusmaya başlarlar. Bu psikolojinin bir gereğidir.
Prof. Dr Tuncay Akcadağ: Dr. Hasan Güneş Hocam samimi anlatımıyla başından geçenleri bize fısıldıyor. Biz de, bir kez daha anımsıyoruz kötü yöneticilerin ve yönetimlerin nerede olursa olsun mutsuzluğa, felakete, yokluğa sebep olduklarını.
Prof. Dr Baki Duy: Ayrımcılık, konumunu, görevi kötüye kullanmak, adam kayırmak…birlikte kurtulmamız gereken toplumsal hastalıklar arasında.. Dostum Hasan Güneş bu kısa otobiyografisinde maalesef eğitim kurumlarında maruz kaldığı bu hastalıklı durumlara dair kişisel deneyimlerini bizlerle içten bir biçimde paylaşıyor.
Prof. Dr. Hasan Aydın: Hasan Güneş hocanın, akademik dünyada yaşadıkları, bilgeliğin merkezi olması gereken üniversitelerimizin nasıl da yozlaştığını gözler önüne seriyor. Benzer şeyleri her birimiz yaşadık ve yaşıyoruz aslında. Ancak deşifre etmiyoruz. Oysa deşifre etmek sağaltır.
Öğr. Gör. Dr. Pınar KIZILHAN: Sayın Hasan Güneş bu eserinde, olumsuz çevre yaşantılarının, kendisindeki duygusal yansımalarını içtenlikle dile getirip sorguluyor.. Kendi kişisel tarihinde önemli bir yeri olan Sayın Prof. Dr. Mustafa Aydın hocamızla diyalogları paha biçilmez.
Hülya Kandemir Yavuz: Eğitim sistemimiz de geçmişten bugüne farklılıklara izin vermedi ki akademi de diğer kurumlardan farksız. Oysa ki; bilim fark yaratır, bilim insanı da farklıdır, fark yaratandır.