Reklam

Bireyin aileyle ve toplumla mücadelesinin öyküsü: Geçmiş Muayene İstasyonu

Neslihan Yiğitler’in ilk öykü kitabı Geçmiş Muayene İstasyonu Yegâne Kitap etiketiyle raflardaki yerini aldı. Yiğitler’in öykülerinde zaman ve insan arasındaki ilişki öne çıkarken yine aile birey gibi temalara da değiniliyor. Yiğitler ile edebiyatatolyesi.net için konuştuk

Bireyin aileyle ve toplumla mücadelesinin öyküsü: Geçmiş Muayene İstasyonu
13 Kasım 2020 - 13:35
Zaman mefhumu öykülerinizi nasıl şekillendirdi?
Aslında öykülerin adlarının yıllardan oluşması biraz farklı bir söylem arayışından kaynaklandı. Siz de biliyorsunuz öykü son yıllarda (belki de kısa oluşundan) daha çok aranan, okunmak istenen bir yazın türü. Bu anlamda bir dosyayı iyi kılan en önemli öge, diğerlerinden farklı bir söylemi olması haline geldi. Buradan yola çıkınca öykü adlarını yıl olarak belirledim ilkin. Sonra elimdeki aile temasının hikâyelerini senelere oturtarak bir çatı oluşturdum. Bu sıralama öyküde zamanı şekillendirmiş oldu.

Zaman kavramı kadar aile kavramı da öykülerinizde sıkça yer alıyor. Neden tercih ettiniz bunu?
Dışarıyı temsil eden toplum kavramıyla içeriyi temsil eden aile kavramını birleştirmek isterken oluştu bu fikir. Dışarıyı anlatırken onu oluşturan en küçük birimin yani bir ailenin elimde bir hikâyesi vardı. Komşularıyla, kentiyle ve köyüyle, ormanıyla kafamda olan o aileyi anlatırken aslında toplumun onlar üzerindeki etkilerini de dile getirmek istedim. Bu aynı zamanda dosyadaki çatışmayı da oluşturdu. Ailedeki bireylerin çatışması, bireylerin toplumla çatışması, toplumun değerleriyle çatışması gibi.

Öykülerin genelinde hüzünlü bir hava sezinleniyor. Nedir hüznü sizin için çekici kılan?
Hocam Barış İnce derslerimizde hep şu atasözünü hatırlatır “Diliniz hep ağrıyan dişinize gider”der. Dünyaya, ülkemize baktığımızda hüzünden daha çok şey görememek, bu hüznü her zaman hissetmek ve içselleştirmenin dışavurumu oluyor yazdıklarım. Fakat ikinci dosya hazırlığındayım. Çabalıyorum bu hüzün havasından çıkabilmek için. 

Biçem olarak bakıldığında da cümlelerinizin tasarruflu ve duygu yoğun anlatıma odaklandığını görüyoruz. Bu yöneliminizin kaynağı nedir?
Bu sanırım İzmir Yazı Atölyesi’nde çok çalışarak kalemimizin artık terbiye edilmiş olmasıyla ilgili. Karakter olarak zaten hocalarımın ve bizden önce öykü yazmış ustalarımızın koyduğu kurallara uymayı ve bu kuralları taşırmadan yeni bir şey arayıp, söyleyebilmeyi çok seviyor ve anlamlı buluyorum. Böyle yaklaştığınızda çok âşık olmanıza karşın yazdığınız o cümlenin öykünüze hizmet etmiyorsa silinmesi gerektiğini öğrendim ve buna yürekten inanıyorum. Onu silmekten hiç kaçınmıyorum.