İsmail Kurağ yazdı... Luna

İsmail Kurağ

Acele et Luna!
Günler, yılgın bir fener gibi sönüp gidiyor.
Vakit seherken sevdamı al, avuçlarına.
Hayat bekleyeni affetmiyor.
Geç kalan, ömür boyu çekiyor cezasını.
Tutsaklık dört duvar değildir, unutmaLuna!
Zincirlerimi erit, korkularımı devir, ipek soluğunla.

Bekliyorum Luna!
Ne diyeceğimi bilmemek beni deli ediyor.
Bakma yüzümün bir karış durduğuna.
Yüreğim, kundağındaalevler büyütüyor;
Olmadığın her gün biraz daha yangın yeri.
Beyaz yağmurlarınla gelLuna!
Dingin bir nihayet ol, beni yakan kızıl ufuklarıma.

Ay değil misin Luna?
Seni diğerlerinden ayıran bu narin;
Bu koyu perdeyi yırtan yürekli ellerin,
Geceleri şahidim, binlerce kez doğduğuna.
Karanlıklarıma ışık çalan göz bebeklerin...
Ah!Luna, keşke seni bir görseydin;
Fesleğen esintili, sabaha karşı bir balkonda.
O zaman inanırdın Luna!
Sevdamın, ne denli bahar olduğuna.

Kim bilir Luna?
Alınma sakın çaresiz, küstah sorgularıma.
Hangi yanın beni çok saracak?
Aşkın, merhametin yoksa nefretin mi?
Bir elin, elimde dursa da korkarım.
Giden bir gemiye sallanırsa diğeri.
Geçmemişi bilemem Luna!
Olacaklar için talibim, meçhul yolculuğuna.

Yorgunum Luna!
Ve bu, öyle bildiğin gibi değil.
Damla damla bir sızı bırakarak ardımda.
Ayağımın altında kayıp giderken tüm şehir;
Mahur şarkılar arıyorum, bir kırlangıç dudağında.
Alın terini toprağa verenler;
Huzur dolu evine vardığında,
Gülümsemeyle özlenir.
Nasıl dinlenir ekmeğiyle, bilirsin!
Hiçbir yatak yetmiyor Luna!
Kabusları ağır, serseri uykusuzluğuma.

şiir deneme edebiyat edebiyatatolyesi