Reklam

Etkileşim

Etkileşim
02 Mart 2023 - 09:59
Murat Ali Ersan

Kiraz Vergi Dairesi’nde çalışan Tuncay, ne iş verirlerse onu yapardı. Bazen elinde paspasla koridoru baştan sona dolaşırdı, bazen gıcırdayan kapı menteşelerini yağlardı, bazen de ofislerden topladığı damgalı kağıtları arşiv odasına indirirdi. Hatta bir gün Çaycı Fadime Teyze’nin böbreklerinden rahatsızlanması üzerine, bir hafta boyunca çaycılık yaptığı bile olmuştu. Neredeyse her işe koşturan ve sima olarak vergi dairesindeki herkes tarafından tanınan Tuncay’ın, soyadını ise kimse bilmiyordu. Bunun sebebi, kimsenin Tuncay’la o derece bir yakınlık kurmamasıydı. Ancak bir gün Tuncay sırra kalem basıp ortalıktan kaybolunca, vergi dairesindeki tüm çalışanlar Tuncay’ın soyadını öğrenmiş oldu.
Bir gün Tuncay pespaye siyah ceketinin cebindeki damgalı sarı zarfla vergi dairesinin kapısından koşarcasına içeri girip doğruca Münevver Hanım’ın ofisine girdi. Münevver Hanım kafasını bilgisayara gömmüş resmi bir yazıya cevap yazmakla meşguldü. Tuncay bir süre ayakta dikilip, Münevver Hanım’ın işini bitirmesini bekledi. Beklerken bir yandan alt dudağını ısırıyor ve bir yandan da kaşlarını kaldırıp acı içinde yutkunuyordu. Yaklaşık yarım saatin sonunda Münevver Hanım Tuncay’ı fark etti. “Dolap için mi geldin?” diye sordu. “Kapağı çıkıp duruyor, yalama olmuş herhalde, işte şu dolap, şu arkamdaki,” diyerek dolabı başparmağıyla gösterdi. Tuncay zarfı geri cebine koydu ve dolabın yanına gitti, kapağı yerleştirmek için dizlerinin üzerine çöktü ve vidaları sıkmaya başladı, bir yandan da gözleri Münevver Hanım’ın cep telefonundaydı. Otuz saniyelik videolar Münevver hanımın parmaklarının arasından yağ gibi akıyordu. Hatta bazıları otuz saniye bile sürmüyordu. Bazı videolar neşeli, bazı videolar ise hüzün doluydu. Münevver hanım bazen kahkaha atıyordu bazense başını sağa yatırıp üzülüyordu. Tuncay dolabın kapağını yerine oturttuktan sonra, “Doğru söylemişsiniz, yalama olmuş, bir daha çıkarsa haber verin,” dedi. Münevver hanım oralı olmamıştı bile. Örgü işiyle ilgili bir videoya yorum yapmakla meşguldü. Sadece başını belirli belirsiz sallamakla yetindi.
Tuncay koridora çıktığında cebindeki zarfı açıp tekrar okudu. Okudukça rengi ceviz ağacının yanık yaprakları gibi soldu, sarardı. Duvara yaslanıp birinin ona yardım etmesini bekledi. Koştur koştur yanından geçen onlarca insan için adeta görünmez olmuştu. Kendini toparlayıp soluğu Şükrü Bey’in ofisinde aldı. Şükrü Bey, masasının üzerine yerleştirdiği tripod ile canlı yayında takipçilerinin sorularını yanıtlıyordu. Çünkü öncesinde “Vergi Memurunun Günü Nasıl Geçer?” adlı içeriği sosyal medyada oldukça beğenilmişti, takipçileri yeni bir video çekmesi için ona ısrarda bulunmuştu. Tuncay’ın geldiğini görünce ona eliyle gitmesini işaret etti. Tuncay zarfı gösterip “Sadece bir şey sormam gerekiyor,” dediyse de Şükrü Bey’i ikna etmeyi başaramadı.
Nihayetinde Tuncay birkaç başarısız denemeden sonra merdivenlere yığıldı. Cep telefonunu çıkarıp video kayıt tuşuna basıp konuşmaya başladı. Sarı zarfın kendi için ne anlam ifade ettiğini otuz saniyelik videoda anlattı ve sosyal medya hesabından paylaştı. Video kısa bir sürede binlerce etkileşim aldı. Vergi dairesinde çalışan çoğu memur Tuncay’ın çektiği bu videoyu gördü. Hatta Münevver Hanım üzgün surat emojilerinden oluşan uzunca bir yorum yaptı. Vergi dairesindeki çoğu memur Tuncay’ın derdine çare olabilmek için onu aramaya koyuldu ama merdivenlerdeki sarı zarftan başka bir şey bulamadılar. Sarı zarfın üzerinde şunlar yazıyordu: Sayın Tuncay Boztoprak kurum için olumsuz örnek oluşturduğunuz için iş akdiniz sona erdirilmiştir.