Unutulmaz eserlere hayat verdiler ama yoksul öldüler

Ölümlerinden sonra romanları geniş okur yelpazesine kavuşan yazarların, sanılanın aksine maddi sıkıntılarla boğuşması, "Dâhilerin kıymeti öldükten sonra anlaşılır." sözünü doğrular nitelikte...

Türk ve dünya edebiyatına kazandırdıkları şaheserlerle yazı dünyasının kilometre taşları olan bazı ünlülerin, son yıllarını yoksulluk içerisinde geçirdiklerini biliyor muydunuz? Ölümlerinden sonra romanları geniş okur yelpazesine kavuşan yazarların, sanılanın aksine maddi sıkıntılarla boğuşması, "Dâhilerin kıymeti öldükten sonra anlaşılır." sözünü doğrular nitelikte. Yazdıkları eserlerle edebiyat dünyasına kalıcı etki bırakmasına rağmen maddi sıkıntılarla boğuşan yazarlar arasında Alexandre Dumas, Edgar Allan Poe, Ahmet Hamdi Tanpınar gibi saygın yazarlar da bulunuyor.

Mark Twain, konferanslar vererek borçlarını ödedi
Biyografilerinden derlenen bilgilere göre, Tom Sawyer'ın Maceraları ve Huckleberry Finn'in Maceraları isimli ünlü çocuk romanlarının yazarı Mark Twain, kariyerinin zirvesinde Amerika'nın en ünlü kişilerinden biri olarak gösteriliyordu. Twain, zengin olmak umuduyla işadamlığına soyundu. Para kazanmak için çeşitli işlere yatırım yapan Mark Twain'in girişimleri hep başarısızlıkla sonuçlandı. 1885'te kurduğu yayınevi ise iflasına sebep oldu. 58 yaşında boğazına kadar borç içindeydi. 5 yıl boyunca kitap yazarak ve Avustralya'dan Hindistan'a, Güney Afrika'dan İngiltere'ye kadar pek çok ülkede konferans vererek borçlarını ödeyebildi. Eşi Olivia bu tempoya dayanamadı; sağlığı bozuldu ve Floransa'da öldü. Twain ise altı yıl sonra 75 yaşında öldüğünde geride 23 kitap bıraktı.


Alexandre Dumas kirasını ödeyebilmek için paltosunu sattı
Üç Silahşorlar ve Monte Kristo Kontu gibi çok satan tarihi romanların yazarı Alexandre Dumas, yazı hayatı boyunca toplamı bin 200 cilt tutan roman, piyes ve tarih kitabı yazdı. Yaklaşık 5 milyon dolar eden servetine pek az meslektaşının erişebildiği söylenir. Ancak kadın ve içkiye düşkünlüğünün yanı sıra lükse merakı hazin sonunu hazırladı. Son yılları sefalet içinde geçti. Ev kirasını ödeyebilmek için tüm değerli eşyalarını, hatta paltosunu sattı. Akrabaları, bakkal borçlarını ödemeseydi açlıktan ölebileceği notu biyografisinde belirtiliyor.


Edgar Allan Poe 3 dolar olan ev kirasını ödeyemiyordu
Şiirleri ve gizemli hikâyeleriyle Amerikan edebiyatının en değerli yazarlarından birisi olarak gösterilen Edgar Allan Poe, kumar ve içkiye düşkündü. İçecek bir şey bulamadığında saf ispirto içiyordu. Pek çok meslektaşı gibi sağlığında kıymeti takdir edilmedi. Eserlerini karın tokluğuna satmak zorunda kaldı. Erken dönem eserlerinden Ligeia'yı on yılda tamamlayabildi. Bu eserini sadece 10 dolara satabildi. Kuzgun (The Raven) isimli eseri 1845 yılında yayınlandığında kendisine sadece 9 dolar verildi. Aylık 3 dolar olan ev kirasını ödeyemiyordu. Karısı Virginia gıdasızlıktan verem hastalığına yakalandı. Kuzgun'un yazarı Poe parasızdı. Günlerce bir şey yemeden aç oturuyordu. Poe ailesinin açlıktan ölmek üzere olduğunu anlayan komşuları sepetlerle yiyecek getirdi. Eşi Virginia öldüğünde Poe'nun cebinde cenazenin kaldırılmasına yetecek para yoktu. Meyhanede fenalaştıktan dört gün sonra 40 yaşında öldü. Sonsözü, "Tanrım benim zavallı ruhuma yardım et." oldu. Ölümünden sonra Poe'nun satılığa çıkarılan birkaç sahifelik el yazısına 10 bin dolar verilecekti.

Tanpınar'ın Günlüğü'nden: Hastalığımdan ziyade parasızlıkla meşgulüm
Türk Edebiyatı'na Huzur ve Saatleri Ayarlama Enstitüsü gibi eşsiz eserler kazandıran Ahmet Hamdi Tanpınar da son yıllarında hem sağlık hem de maddi sorunlarla boğuştu. 1962 yılında 61 yaşındayken geçirdiği kalp krizi sonucu aramızdan ayrılan Beş Şehir'in yazarı, içinde bulunduğu sıkıntıları günlüğüne şu şekilde kaydetmiş: "26 Teşrin-i Sani (Kasım) 1958. Bugün karaciğer muayenesi için hastaneye gidiyorum. İçimde her şey alt üst. Bittabi hastalığımdan ziyade parasızlıkla meşgulüm. Cebimde yalnız bir lira var. Parasızlığım büyük hastalıklar gibi hemen hemen hiçten başladı, büyüdü, çoğaldı beni altına aldı. Etrafım alacaklı ile dolu. Cebimde borç senetleri var. Şu anda yalnız borçla ve atıfetle yaşıyorum ve borç beni çıldırtacak. Kurtulmak için her teşebbüsüm yeni borca sebep oluyor. Yahut da bir yığın edebi proje (...) parasızlığın mutlak ve şaşmaz tecellileri ve komplikasyonları. Abdülhâk Şinasi'den borç para alıyorum. Kemal'den para bulamıyorum..."


Tolstoy kendi elbisesini dikti
Tolstoy ise yoksulluğu kendi arzusuyla tercih edenlerden... Zengin bir ailenin çocuğu olarak doğan Lev Nikolayeviç Tolstoy, öğreniminin ardından köyü Yasnaya-Polyana'ya dönerek yoksul köylüler arasına katıldı. Rus köylüsünün yoksul, perişan durumu onu çok üzüyordu. Sahip olduğu toprakların hepsini dağıttı, kıymetli mallarını elden çıkarttı; eserlerinin telif haklarından vazgeçti. Köylüler gibi yaşamaya başladı. Kalın kumaştan yapılmış kaba elbiseler giydi; ayakkabılarını kendi eliyle dikti. Anna Karenina'yı ve Savaş ve Barış'ı yazan el, odasının tozlarını süpürüyor, elbiselerini dikiyordu. Tolstoy, bütün arazilerini satınca sefalete düştü. Bu trajedide mutsuz geçen evliliğinin payı da büyüktü. Yazar, son yıllarını moral çöküntüsü içinde geçirdi. Evini bırakıp yollara düştü. Astapovo tren istasyonunda öldüğünde geriye kalemi, romanları ve kendi diktiği elbisesi kaldı.

Kaynak: T24

unutulmazyazarlar yazarlarınhayatları yazarlar edebiyat