Reklam

ÖYKÜ/Kaftan hanım

ÖYKÜ/Kaftan hanım
15 Nisan 2021 - 12:41
 
Esra Şen 
Kimi öldüğünü bilmez kimi delirdiğini.
Gömmeyin beni, savurun.
Delirip sokaklardaysam çıplak, yakalayıp yüzün. .

Uykuda fotoğrafınız çekiliyorsa ya ölmektesiniz ya da doğmuşsunuz demektir. Fotoğrafımı çeken torunum olduğuna göre muhtemelen ölmekteyim. Üç duvarı kitaplarla çevrili cânım dünyam yolgeçen hanına döndü. Gece gündüz demeden kapımı açan giriyor, çeken gidiyor. Yutkunan, bakınan, bakakalan… Bana kalan. Sadece benimle ilgilensin, yemeğimi yedirsin, altımı temizlesin, diye, tutulan o sarsak. Sarsaklığı kurnazlığından. Kurnazlığıysa geçiciliği gibi baki. Elma suyu lekesinden anlıyor geceliğimin önünü ardını. Tembelliği, kurnaz etmiş fukarayı. Hiç gocunmuyor. Aleni sarsak. Cana geleceğine mala gelsin’ler çoğalsın ki, sevimsiz görevini yapmaklığın bezginliği kaybolsun. Haspaya gösterilen ihtimam artsın, diye; varsın kırılsın, varsın dökülsün, taşan taşsın. O ki, arsınmalarının hazmı kolaylaşsın. Şimdi yatağımla birlikte beni Has Hamam’ın havuzuna koyuverseler, arkalarına bakmadan çekip gitseler… Yıllardır onunla yük yüke. Yıldım. O dibe süzülürken, ben de kendi hafifliğimi bilsem suyun üstünde. Yumuşasa derilerim. Yüzüm aydınlansa. İki kanat camdan görünen çatılar, üç beş güvercin guğurtusu. Yoruldum. On altısını geçti şu çocuk, alıverin motorunu, gelip gidip derdini soluyor kulağıma. Ah, ben, ben olacaktım, bırakır mıydım oğlanı bu sıyırtmaç damadın eline. Bu damat da çocuk öksürüğü gibi, antibiyotiksiz kaybolmuyor. İlacı rakı. İğneden korkar, kan vermekten kaçar, ama rakıya damar yolu hep açıktır. Kalıbına baksan, sanırsın adam. İmdat eşiği komamış Allah. Ondandır hadsizliği. Çenesi çok. Yüreği ahraz. Geldi çocuğum, geldi evladım… birazdan alır götürür evceğizine kocayı, oğlanı. Allahtan oğlan sargın anasına. Küçükken de et tutmazdı çocuğum, uysal uysal ağlardı. Babası da böyleydi rahmetli; sevinse ağlar üzülse ağlar, buruşuk yumurta gibi insanı tedirgin eden, yakışıklı, sakin bir adamdı. Ağlamak babasından geçmiş yavruma. Kediyi de duymuyor bu akıntı çağanozu kadın, meletip duruyor garibanı. Versen ya arada bir yoğurttu, peynirdi, yavrucağa. Oturdu yine camın önüne, soruttu oğlan. Ne motor aldınız ne kardeş yaptınız. Sıkılıyor çocuk kendi başına. Evladım, kaç kez söyledim, Güven’in ilk cildinde hep olur üç beş nakit. Benden sonra kim bilir, hangi ölü sevici sahafın elinde canlanacak o yeşiller. Al onları koy cebine. Çağır arkadaşını, gidin sinemaya, tiyatroya. Gezin, eğlenin, koklaşın. Saati, takvimi getirip başucuma asmıyor mu, şu kadın… Alın başımdan zamanınızı, gününüzü. Açın tavanı bana; yağmura, kara doyayım, güneşe dolanayım. Yağmurla karla oynaşmak pek hoş Kaftan Hanım da, kitapların ıslanır, bırak tavan yerinde dursun. Yüzü oldum olası hep ıslak pembe peştamal gibiydi, görmeyeli daha da ıslanmış. Abim. Yengemin cenazesinde bakışmıştık en son.