Reklam

ÖYKÜ/Kedi

ÖYKÜ/Kedi
24 Aralık 2020 - 14:29
Erkan Solmaz 

“Miyaaaueee, miyaaaaueee… Miyaaaaueee, miyaaaau eee…” Kedi, kesin kedi, biliyorum, kesin. Çünkü yıllar önce yine böyle miyavladığı buz gibi soğuk ve karlı bir kış gecesi annemi kuşkuya düşürmüş, bebek mi ağlıyor acaba, diye dışarı çıkartmıştı. Annem araya araya bir çalılığın altında bulmuştu inleyen kediyi. Kediler böyle şeyler yapıyorlardı, bebek sesi ile inleyebiliyorlardı, öğrenmiştim o gece. Şimdi de nasıl acıklı miyavlıyor, soğukta kalmış, aç açıkta bir inlemeyle geceye sesleniyordu. Bizim evimiz üçüncü katta, zemin kattaki komşularımız bu yürek titreten inlemeye nasıl olsa kayıtsız kalmazlar. Hah! Ses de kesildi zaten, tahmin ettiğim gibi. İnsanın duyarlı komşulara sahip olması ne güzel… Hem böyle bir iniltiye dayanılır mı hiç? Oh, artık rahat uyuyabilirim. Ay neydi o ya, sanki bebek ağlıyordu. Bu kediler için bir şey yapmak lazım, pek zavallılar… Gece artık sessiz... Sadece cama vuran yağmur damlalarının sesi geliyor, ne güzel… Huzurlu bir uyku beni bekliyor artık, kedinin de sesi kesildiğine göre gel artık uyku kardeşim, gel, ver elini... “Miyaaaueee, miyaaaaueee…” Ne oldu acaba? Zemin kattakiler yok mu bu gece? Birinci kat? Onlar duymuyorlar mı acaba? Duyup da bu sese kayıtsız kalınır mı yahu? Ne biçim insanlar bunlar. Zaten ilk günden beri ısınamamıştım onlara. Ruhsuz, duyarsız insanlar, araçlarını da illa dış kapının yanına koyacaklar, hem iki arabaları var. Sitedeki her evin bir araba hakkı varken bunlar ısrarla ikinci arabayı da siteye sokmaya çalışıyorlar. Ben de kalkmış bu saygısızlardan kediye karşı duyarlı olmalarını, onu sıcak bir yere taşımalarını, ona biraz mama ve bir kap su vermelerini bekliyorum. Çok iyi niyetliyim çok… Olacak iş mi hiç? Onların yapacağı iş mi bu? “Miyaaaaueee, miyaaaaueee…” Ay kedi de ne zorda ya, sesinden belli, yok, uyutmayacak bu kedi beni, bu seste nasıl uyunur. Birinci kattakiler öyledir, ama ikinci kattakiler iyidir bak, onlar birazdan kesin kalkar, kediyle ilgilenirler, zaten görmüştüm ben daha önce, komşunun oğlu çok merhametli, kediler için mukavvadan ev bile yaptı. Birazdan kalkar, kar kış demez alır kediyi, bir güzel besler, ısıtır. Aferin çocuğa, dünya dönüyorsa bu güzel çocuklar sayesinde. Ha! Bak kesildi bile ses... Biliyordum yaparsa bu çocuk yapar zaten. Bravo... Artık güzelce uyuyabilirim. Yoksa sabahlardım kesin. Dayanılır mı hiç bu sese? Oh ne güzel, çocuk almıştır şimdi kediyi, radyatörün önüne sepeti koymuştur. Kediyi bir güzel sarıp sarmalamıştır, kedi huzurlu, ben huzurlu, gelsin güzelim uyku. “Miyaaaaueee, miyaaaaueee…” Allah Allah, ne oldu ya? Bir susuyor, bir inliyor bu kedi. Huysuz mu ne? Nankördür bunlar bir de. Eee, çocuk ne yapıyor, niye ilgilenmiyor ki şimdi bu kediyle? Duymuyor mu acaba? Duyulmaz mı canım bu ses? Yarıp geçiyor geceyi, bir ses böler geceyi var ya, o öyle değil, bir ses yarar geceyi olmalı, yarıp geçiyor işte, ne uyku bırakıyor ne keyif. Ah kedi ah! Bir huzur vermedin gece boyu, bir de çoksunuz ki mama mı yeter size, mukavvadan da olsa kedi evi mi yeter? Hep o denizcilerin yüzünden. Hep merak ederdim İstanbul’da bu kadar kedi niye var diye, neyse geçen hafta öğrendim. Gemileri farelerden korumak isteyen denizciler her limandan üç beş kedi alırlarmış. Böyle böyle Karaköy limanına, Haydarpaşa’ya yanaşan gemilerden çeşit çeşit, binlerce kedi inivermiş İstanbul’a. Eee, sonra boş mu durmuş bunca kedi? Allah’ın martı bitiyor mu? Çoğalmış da çoğalmış işte, sonra yayılmışlar her bir yana. Kırk, elli tanesi de bizim mahallede. “Miyaaaaueee, miyaaaaueee…” Alt kattaki çocuk uyuyor mu acaba? Kesin uyuyordur, duysa şimdiye kadar sustururdu zaten, hadi o uyuyor ya anne babası? Onlar duymuyor mu? Çocukları bu kadar duyarlıyken onların da biraz dikkatli olması gerekmez mi ama? Şimdi bu kedi aç açıkta, gece boyu soğukta donup kalsa, sabah çocuk okula giderken bu kediyi öylece görse psikolojisi bozulmaz mı? Nasıl göze alıyorlar böyle bir durumu anne babalar, olacak şey değil. Her anne babanın sorumluluk sahibi olması gerekir. Böyle olmaz ama, herkes sırf biyolojik durumu müsait diye çocuk sahibi olursa böyle olur işte. Evrim de kabahatli bu durumda, üreme yetisini akıl fkirle hiç ilgisi olmayan organlara devretmiş, çıkmış işin içinden. Şimdi bu kediler de aynı. Üredin, çoğaldın, hani barınma, yeme içme, temel ihtiyaçlar?.. Varsa yoksa temel içgüdü, çoğal öyle hesapsız kitapsız, çoğal. Çoğal çoğalabildiğin kadar, değil mi? Olmaz ama. Olursa da böyle olur işte. Şimdi bu kediye yardım edilse, sıcak bir yuva verilse, özel hazırlanmış tavuktu, etti, karnı doyurulsa… Eee, ne oldu, doğal mı oldu şimdi bu? Kedi sana bana güvenip mi çoğalacak? Hadi ben duyarlı biriyim, kalktım, aldım kediyi, karnını doyurdum, ısıttım. Eee, bitecek mi kedilerin sorunu? Hadi hepsini aldık, yedirdik, içirdik, ısıttık, doğru mu şimdi bu? Kedileri insan nesline bağımlı hale getirmiş olmadık mı? İyi mi yaptık şimdi biz? Olmaz ki… Yanlış bunlar, çok yanlış, evrimi ile oynamış olduk resmen. Genetiği ile laboratuvarda oynayınca sorun oluyor, evet oluyor da kedi neslinin evrimi ile oynayınca sorun olmuyor mu? Sevgili kedi, sen şimdi miyaaueee miyaueee, diye inliyorsun ama tabii bu dediklerimi hiç düşünüyor musun acaba? Duyarlı ol ama nedir bu gidiş, kedi nesli nereye gidiyor, nereye kadar insana bağımlılık? Kafa yor biraz. Hah! Ses kesildi, duydu mu beni yoksa… Vay be! Kedi akıllı çıktı, aferin kedicik. Artık uyumalıyım. Sabah erken kalkacağım, kedi de sustuğuna göre rahat uyuyabilirim artık… uyuyabilirim… uyuyabilir… uyuyabil… uyuya… uyu…u… ••• 06:24:57 06:24:58 06:24:59 06:25:00 DIIIT DIIIIT DIIIIT… “Miyaaaueee, miyaaaaueee… Miyaaaaueee, miyaaaaueee…” Hâlâ mı inliyor bu kedi yahu! Ne kadar duyarsız oldu bu millet… İçinde hayvan sevgisi olan vicdanlı bir komşu yok mu şu apartmanda? Pes vallahi, pes!