Reklam

Uzak mesafe

Uzak mesafe
02 Aralık 2020 - 15:46
Doğan Barış

Yalnızca bir metal parçasıydı belki, fakat hiç etkilenmedi diyemeyiz. Peki, bu duruma nasıl gelinmişti…
Sıkıntılı bir dönemdeydi bir zamanlar, baskı hissettiren türden, üstelik hem işinde hem de ilişkilerinde, her yanını sarmıştı bunaltı hissi ve düşünmeye başladı. Gitmesi gerektiğine karar verdi sonunda, yaşadığı yerden uzaklaştıkça sıkıntılarının küçüleceğini, belki de yeterince uzağa giderse geriye dönüp baktığında sıkıntıları çok küçük olarak göreceğini, hatta birazda şanslıysa onları hiç göremeyeceğini düşünerek heyecanlandı.
Emeklilik zamanı gelmediği için çalışmak, memuriyetten başka bir becerisi olmadığı için tayin yaptırmak zorundaydı ve de bu durum bir yılına mal oldu.
Sonunda gitti. Uzaklıkla birlikte ilişkiler, davranışlar, hatta iklim bile değişmişti ve tabi ki alışılması gerekliydi.
Başlangıçta biraz rahattı, yeni alışkanlıklar yeni bir zaman geçirme demekti ve bu da unutkanlıktı belki de, araya mesafe koymak bu muydu bilemedi ama kafasını epey boş işlerle meşgul edebiliyordu.
Gittiği yerde iş yeri belki daha küçüktü ama alışkanlığı olduğu işler aynen burada da geçerliydi ve buna çok sevindi, birde bu eziyeti çekemezdi. İnsan ilişkileri -güneyin verdiği bir özellik belki de- daha sıcaktı, yalnızlığına kaçamıyordu ki bu ilerde sıkıntı çıkarabilirdi. 
Eskiden kahvaltı seansı bir simit ya da poğaça ile kimseye görünmeden hızlıca yapılırken, burada bir kahvaltı masası kuruluyordu, sanki anlaşma yapılmış gibi herkes bir şeyler getiriyor ve güzel bir kahvaltı yapılıyordu hem de gülmeler eşliğinde.
Bir yemek için -öğlen yemeği oluyordu bu genelde, yani zaman kaybı çalışma zamanından olacak şekilde- başka bir şehre gitmek çok normal görünüyordu bu şehirde ve tabi ki güzel bir yorgunluk ve bugüne kadar hiç hissetmediği bir sosyalleşmeyi de beraberinde getiriyordu bu durum.
Eski iş yerinde dosyalar arasında vakit geçirerek göze çarpmadan, bir şekilde akşamı ediyorken burada –kaçmak, uzaklaşmak için geldiği bu şehirde- yalnız kalamıyordu gündüzleri. Bu durumu anlayamadı başlangıçta, birlikte yemek içmek, hep bir curcuna vardı. Gündüz gürültülü bir yaşam, gece ise yalnızlık aslında tehlikeliydi geldiği yerde ve o yüzden yalnızlık zor kontrol edilirdi,  fakat burada gündüze tam teslim olup yorulmak gece de erken uyumak yalnızlık ile mücadelede çözüm oluyor gibiydi. Böylece zamana yayıp her şeyi en etkili ilacın etkisini göstermesini sağlayabilirdi.
Bazen öğlenleri geldiği o kasvetli şehri özlediği de olurdu, orada çalıştığı kurum şehrin merkezinde olduğundan öğlenleri boş boş şehri gezebilirken, burada mümkün değildi öğlen yalnızlığı, hadi ne yiyoruz diye birisi her an gelebilirdi.
Ama bir gün bir resim gördü internette,  resimdeki kişinin boynunda bir metal vardı. Yalnızca bir metal parçasıydı diyebilirsiniz fakat onu etkiledi, çok şey hatırlattı ona, bir kolyeydi bu ve her şey bitti diye düşünürken kolyenin kullanıldığını görmek titremesine neden oldu. İnternet sayfasını kapattı, sessizce tavana baktı ve bunca geldiği yolun, onca mesafenin hiçbir şeyi değiştirmediğini ve de daha kötüsü değiştirmeyeceğini anladı.