Reklam

ÖYKÜ/Zaman hırsızını yakaladı babam

ÖYKÜ/Zaman hırsızını yakaladı babam
20 Aralık 2020 - 13:00
Berfin Şengil

Bir ülkenin kaderi kaç kez değişir? Size sayı veremem ama bizim ülkemizin kaderinin 2018 yılının Ağustos ayında bir kez daha değiştiğini söyleyebilirim. Neden mi? Çünkü o günler ki neredeyse 20 yıllık alışkanlığımızın değiştiği günlerdi. Bir günde Westernsiz kaldık. Rivayet odur ki Western kuşağının ülkemizdeki tarihi 1980’li yıllara dayanıyordu. Her pazar günü TRT’de Western yani Kovboy flmlerini bulurduk kahvaltı soframızın karşısında. Pazar sabahları hep en erken kalkan ben olurdum. Bütün hafta erken kalkmışsın niye erken kalkarsın ki pazar günü? Uyusana… Olmaz. İlla erken kalkar biraz çizgi flm izlerdim. ‘’Tavşan sezonu açıldı.’’ ‘’Hayır, tavşan sezonu kapandı.’’ diye inatlaşırdım Buggs Bunny ile beraber o kötü avcıyla. Winnie’nin dostuydum. Pooh ile bal aramaya çıkardım. Annem ve babam kalkınca biterdi masal… Çünkü pazar kahvaltısı demek kovboylarla, patlayan silahlarla ve gerçek hayatla tanışmak demekti. Şimdilerde sosyal medya hesaplarımızda paylaştığımız gibi süslü sofralarımız olmazdı ama muhakkak farklı bir şeyler olurdu sofrada. Anne işi börek, bazen gözleme… Peyniri bol… Ve hafta içi okula veya işe yetişmek için yapılan kısacık kahvaltıların yerini televizyon karşısında yapılan uzun kahvaltılar alırdı. ‘’Bu Gargamel de bir türlü şu Şirinler’i yakalayamadı.’’ cümlelerinin arasında bir bakmışsın uzaktan kumanda çoktan TRT’yi açmış. Uzun yollar geçilir at üstünde. Amerika’da bir çöl değil de İç Anadolu’nun bir bozkırıdır sanki gidilen. ‘’Az gittik uz gittik. Dere tepe düz gittik.’’ Nereye vardık? Vardık bir Saloon’a. İçeride dans eden kadınlar ve piyanist… Düello başladığında hızlanır notalar da... Piyanistin ne farkı vardır ki Titanic batarken çalmaya devam eden kemancılardan? Ve kovboy flmlerinin olmazsa olmazı o kocaman afşlerdir: ‘’Wanted’’… Bu flmlerin ardından yıllar geçecek de, sen ortaokulda bir İngilizce dersinde karşı- laşacaksın bu kelimeyle… Aranıyormuş. Kim ki bu aranan? İn midir cin midir? ‘’Ne sihirdir ne keramet el çabukluğu marifet…’’ diyen bir kovboy mudur dersin? Üzerinden yıllar geçince anlarsın. Ararsın ararsın da bulamazsın. Niye peki? Ee dönüp baksana aradığın sende durur şaşkın… İşte bu pazar kahvaltılarımızın vazgeçilmezi Western kuşağının kaldırıldığı tarihlerde ben de uzun bir yolculuğa çıktım. Ve bu yolculuk sırasında elime bir kitap ulaştı. Adı ‘’Kent (City)’’ idi. Alessandro Baricco’nun Kent’i… Bu romanın karakteri canım Shatzy Shell’in en büyük hayali bir Western yazmaktı. Yazdı da… Shatzy’nin Western’ine göre Batı’daki çöllerden birinde zaman hiç akmaz. Yıllar geçer, insanlar ölmez. Her şey yerli yerinde durur. Çünkü kasabada hiçbir saat çalışmamaktadır. Hatta kasabaya dışarıdan gelenlerin saatleri de bu kasabada durur. Buna bir çözüm bulmak için kasabaya bir saat tamircisi çağrılır. Şehre bir flm gelmez de bir yabancı gelir. Ve diğer Westernlerdekilerin aksine bu yabancı kasabada sevilir. Çünkü bu kişi zaman hırsızını yakalayacaktır. Romanın bir yerinde ‘’Bir şey Zaman’ı yırtar, demişti bana ve sonra hiçbir şeyle dakik olunamaz. Hep başka yerlerde olunur. Biraz önce ya da biraz sonra. Duygularla ya da başka şeylerle bir yığın randevun vardır ve sen ya onların peşinden gidersin ya da aptalca zamanından önce varırsın.’’ ifadeleri geçer. Ve bu durum ‘’insanın kendi yazgısını kaybetmesi’’ olarak adlandırılır. İnsanın kendi yazgısını kaybetmesi… Uzun yolculukların ardından şöyle bir duraksarsın ve dersin ki ‘’Ya ben nerden geldim nereye gidiyorum böyle?’’ Her şey yazgını kaybettiğini anladığın yerde başlar. İşin özü kovboy flmleri sadece kovboy flmi değildir. Onları izleyen babalar da gün gelir bulur sizi bir kitap arasında. Elinizden tutup bir sofraya oturtur. Pazar sabahı… Toprağa düşüp meyveye yazgısını bulduran tohum misali… Ruhun pervaz vurup döndüğü yerde çizer kaderinizi…