Reklam

Kitap tanıtımı ile kitap eleştirisi arasındaki farklar

Sadece yayın organlarında değil, sosyal medyada bile bir kitabı önerirken, kişisel arkadaşlığın ötesinde, “doğru kitabı desteklemek” sorumluluğunu önemsiyorum.

Kitap tanıtımı ile kitap eleştirisi arasındaki farklar
07 Şubat 2022 - 10:40
Zafer Köse 
Zihniniz ne büyük bir depodur. Mesleki bilgiler, onlarca kişinin doğum günü, ezberlenmiş formüller… Günlük hayatta kullandığınız “depo”nuzdaki bu dev birikime ek olarak, varlığını her zaman hissetmediğiniz belki daha büyük birikimleriniz vardır mutlaka. Yok, “bilinçaltı” demeyin hemen, o zaten başlı başına bir derya; ama yine bilinç düzeyinde sayılacak, kaynağını unuttuğunuz, hatta her zaman farkına varmadığınız, içselleştirmiş olduğunuz bir kaynak gibi düşünün: Okuduğunuz yüz binlerce sayfa; hayatta kalmak veya avantajlı konuma geçmek için kuşaktan kuşağa aktarılan temel kurallar; inançlar, gelenekler, kanıksanmış tercihler; güzellik duygusunu harekete geçiren birikimler; acı, tatlı onca deneyim… İnsan zihninde bütün bunların tutulduğu bir yer var galiba. “Çip” mi desek; arkalarda, derinlerde, çok az yer kaplayan büyük bir kaynak. Üstelik, yaşam etkinliğinin bütün unsurlarıyla etkileşim halinde. En basit bir aksiyonunuzda bile, çip içinde oldukça karmaşık işlemler gerçekleşiyordur. Bu sayede, bir tablo karşısında sevinç duyarken veya bir insanın yüzüne hayran kalırken yıllar boyunca biriktirdiğiniz estetik değerleri tek tek ele alıp analiz etmeniz gerekmiyor. Trafikte bir tehlike yaşadığınızda, direksiyonu hangi hızla kıracağınıza o sıradaki hesaplamalarla karar vermiyorsunuz. Anlık tepkilerinizi durup düşünerek belirleyemezsiniz ama şu çip her zaman devrededir, depolanmış değerleriniz belirleyici oluyordur.

BİR ÖZNEDİR TOPLUM
İnsanın topluluk halinde yaşayan bir canlı türü olması, belki de hayatımızdaki en temel gerçek. Her topluluk, kendini meydana getiren bireylerin toplamından farklı, hatta o bireylerden bir ölçüde bağımsız bir özne olarak ortaya çıkıyor. Toplum denen bu özne de sonuçta, derinliklerindeki bir görünmez çipten bağımsız olamıyor. Büyük bir depremin meydana geldiği günlerde, Gezi ayaklanması gibi gelişmelerin yaşandığı, askeri darbelerin gerçekleştirildiği, ekonomik krizlerin ortaya çıktığı günlerde, yani toplumlar için “bir an” kabul edilebilecek üç beş haftalık veya birkaç yıllık zaman dilimlerinde o büyük öznenin nasıl davrandığı, sadece “o andaki bir tercih” ile açıklanabilir mi? Öncesinde hangi değerler biriktirilmişse, o anda toplumlar öyle davranıyor. Yiğitlikler, fesatlıklar, güzellikler, dayanışmalar, bencillikler… İnsanlık tarihi boyunca biriktirilen, o bölgede kuşaklar boyunca biriktirilen, ama en çok da son on yıllarda, son yıllarda biriktirilen değerler neyse, onlar ortaya çıkıyor.

ÖYLE BİR KAYNAKTIR, KİTAP
Kişilerin ve toplumların değerlerinin biriktirilmesinde, aktarılmasında, değiştirilmesinde en etkili araçlardan biri, kuşkusuz, kitap. Parşömende, kâğıtta, elektronik ortamda kitap… Kitapları genel olarak faydalı kabul etmek için, onlar aracılığıyla kişilerde ve toplumda geliştirilen değerleri faydalı bulmak gerekir. Çıkarcılığı, kâr amaçlı üretim sistemlerini, bilim karşıtı inanışları yücelten kitaplar yok mu? Komplo teorileriyle düşünme yetilerini köreltenler, yüzeyselliklerle estetik tahribatlar meydana getirenler, çıkarcılığı şirinleştirenler? Aslında, toplumun tamamı için “faydalı” veya “zararlı” diye bir değerlendirme hiçbir alan için geçerli olamaz. Örneğin, şoförlük insanlara faydalı mıdır? Bir hırsızlık çetesinin şoförü ile cankurtaran aracının şoförünü elbette aynı kefeye koyamayız. Aynı şekilde; yöneticilere itaat eden, patronlara hayranlıkla bağlanan insan değerleri geliştirilmesini savunuyorsanız, son on yılların moda kitaplarını faydalı kabul edersiniz. Bu bakış açısı daha çok gelecek için önemli. Beş yıl sonra da, otuz yıl sonra da mutlaka büyük günler yaşanacak. O günlerde toplumsal tavırlar nasıl şekillenecek, hangi sonuçlar ortaya çıkacak? Bunların yanıtı o anda veriliyormuş gibi görünecektir; ama aslında şimdiden hazırlıyoruz o yanıtları.

KARŞIT TARAFLAR ARASINDA
Hayata müdahale etmek gibi bir meselesi olanlar için kaçınılmaz bir görevdir, toplumda biriktirilecek değerleri dikkate alarak yaşamak. Çünkü hayata müdahale etmeye yönelik tavırlar, anlık olduğu kadar bir sürece yayılan tercihlere de dayanıyor. Örneğin, ara sıra veya sıkça kitap tanıtımları* yazan biri, bunu somut biçimde hissetmeli. “Ben bir garip kitap tanıtım yazarıyım.” diye düşünebilir. Evet, bu yazı enflasyonu ortamında, kitaplar üzerine bir iki haftada bir yazmanın etkisi çok azdır. Ama bu işin, toplumda biriktirilecek değerlerle ilişkili olduğu gerçeği apaçık ortada. Bunun sorumluluğundan kaçmak, net biçimde edebiyat modalarından ve genel olarak iktidardan yana tavır almaya karşılık geliyor. Bu sistemin popüler kültür üreticileri, kitap satıcıları, siyasetçileri hep bir ağızdan “Daha fazla kitap okuyun” diye bağırıyorlar. E, demek ki kitap piyasasının kendi kontrollerinde olmasının rahatlığını yaşıyorlar. Onlara da en çok ezbere kanaat belirtmeye alışmış bizim dostlar destek veriyor. Biraz da “okumayan cahillere” karşı bir üstünlük hissetme duygusuyla, popüler kültürün pompaladığı “daha fazla okumak” övgüsüne katılıyorlar. Niceliksel bakış açışını onaylamıyorum; “zararlı” kitaplara karşı “doğru” kitaplardan söz etmeyi tercih ediyorum. Sadece yayın organlarında değil, sosyal medyada bile bir kitabı önerirken, kişisel arkadaşlığın ötesinde, “doğru kitabı desteklemek” sorumluluğunu önemsiyorum. Özgürlük, eşitlik, dayanışma, estetik, diğerkâmlık gibi değerleri destekliyorum. Bu değerleri savunanları karşı tarafta yer almamaya; kendi değerlerini temsil eden yazarları, yayıncıları, kitapları desteklemeye davet ediyorum. Zihninizin derinliklerinde bulunan o çip içinde, küçücük bir unsur olmanın ağırlığını hissediyorum.

*Kitap tanıtım yazılarının eleştiri ile karıştırılmaması gerekiyor. Kitap eleştirisi, edebiyat alanında bir üretim. Oysa kitap tanıtımı yazarken böyle bir iddiaya gerek yok. Bir edebiyatçının sadece edebiyat üretmesi şart değil elbette. Edebiyat çalışmalarının yanı sıra fabrikada çalışabilir veya çiftçilik yapabilir. Aynı şekilde, edebiyat dışı alanda metinler yazabilir.